3 Aralık 2011 Cumartesi

MEHDİ VE ALTIN ÇAĞ


KUR'AN-I KERİM VE HADİSLERDE AHİRZAMAN

Kur'an-ı Kerim; hükmü kıyamete kadar sürecek olan herşeyin bazen çok açık, bazen kapalı, bazen müteşabih fakat eksiksiz bir şekilde yer aldığı Allah'ın eşsiz kelamıdır. Kur'an-ı Kerim'in en büyük mucizelerinden birisi de her asra ve her asırda farklı kapasiteden her insana anlayabileceği mesaji bulundurmasıdır. İslam'ın dünyaya hakim olması, peygamberimizin (s.a.v.) vefatından sonra kıyamete kadar olacak hadiselerin en mühimidir. Mehdi ise, bu hakimiyetin başından sonuna en önemli şahsiyetidir. Kur'an-ı Kerim, yukarıda söylediğimiz mucizesi itibariyle tabi ki bu konu ve  kişi hakkında pek çok işari manada ayet bulunduracaktır. Peygamber (s.a.v.) efendimiz Mehdiyet  hadisesi ile Kur'an-ı Kerim arasında bizzat bir ilgi ve bağlantının kurulması için ayrıca çeşitli hadis-i şerifler de bildirmişlerdir. Mesela;
Mehdi tıpkı Zülkarneyn ve Süleyman gibi dünyaya hükmedecektir.
Kıyamet Alametleri:El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar Kitab ul Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy il Ahir Zaman

derken bu iki mübarek şahsın kıssalarının anlatıldığı çeşitli surelere bakmaması, incelememizi öğütlemektedir.
Ashab-ı Kehf, Mehdi'nin  yardımcıları olacaktır.  

Kitab ul Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy il AhirZaman

hadisinde de bu kıssanın anlatıldığı  Kehf suresine;
Mehdi'nin yardımcılarının sayısı Talut ile nehri geçenler kadardır.

Kitab ul Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy il Ahir Zaman , 17

hadisinde de Talut ve ordusu kıssanin anlatıldığı Bakara suresine dikkat çekmektedir. 
Peygamber (s.a.v.) efendimiz, Mehdi ve Yardımcıları ile ilgili hadislerini çok çeşitli şekillerde anlatabileceği halde özellikle Kur'an kıssalarıyla bağlantı kurarak anlatması söylediğimiz meseleye pek kuvvetli bir delil haline gelmektedir.
Kur'an-ı Kerim de bu konuda kıssalara bakmamızı öğütlemektedir.

Andolsun, onların kıssalarında temiz akıl sahipleri için ibretler vardir. (Bu Kur'an) düzüp uydurulacak bir söz değildir, ancak kendinden öncekilerin doğrulayıcısı, her şeyin 'çeşitli biçimlerde açiklaması' ve iman edecek bir topluluk için bir hidayet ve rahmettir.(Yusuf Suresi, 111) 
Andolsun, bu Kur'an'da her örnekten insanlar için çeşitli açıklamalarda bulunduk. İnsanların çoğu ise ancak inkarda ayak direttiler. (Isra Suresi, 89) 
Andolsun, biz bu Kur'an'da, belki öğüt alip-düşünürler diye, insanlar için her bir örnekten verdik. (Zümer Suresi, 27)



Ahir zaman alametleri ile ilgili hadislerin büyük bir kısmı müteşabihtir.*
*Müteşabih: Zahiri manası kastedilmeyen, benzetme ve örneklerle hakikatların anlatımında kullanılan ifade.
Peygamber Efendimiz (s.a.v) Ahir zamanda olacak olaylara yönelik  hadislerin bir kısmını üstü kapalı bir şekilde benzetme ve örneklerle bildirmiştir. Bunlar, manası açık olan hadisler gibi yorumlanamaz ve herkes gerçek manalarını bilemez. Ancak tevilleri yapılır, gerçek manaları olaylar yaşanınca anlaşılır.
Dünya bir imtihan, tecrübe ve müsabaka yeri olduğundan, geniş araştırma ve tecrübeye muhtaç, üstü örtülü, nazari meseleler elbette apaçık olmaz ki, herkes aklını, vicdanını, iradesini kullanarak kararını verebilsin; bu sayede insanların gerçek kişilikleri ortaya çıksın. İnsanlar seçme ve araştırma yeteneklerini kullanamayacaklarsa, onlara teklif götürülemez. Şayet, insanlara geleceğe yönelik hadisler üstü kapalı bir şekilde değil de, açık bir şekilde bildirilseydi, bütün herkes kabul etmek zorunda olurdu. O zaman ne seçme yeteneğinin ne de imtihan ortamının bir anlamı kalırdı. En aşağı seviyedeki insanla en üst mertebedeki insan aynı derecede görülürdü. Bu sebeple Peygamber Efendimiz (s.a.v.) geleceğe yönelik hadisleri üstü kapalı bir  şekildedir. Yalniz "güneşin batıdan doğması" herkesin ister istemez kabul edeceği şekilde açık olacaktır. Ondan  sonra da aklın ihtiyari kalkacak, imtihan ortamı sona erecektir.

Gelecekteki olaylara ait bilgilerin bir kısmı da, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) tarafından etraflıca bildirilmektedir. Bu kısıma hiçbir müdahale olmaz ve bu bilgiler geldiği gibi aktarılır. Kur'an ayetleri ve Kudsi hadisin sağlam ve net ifadeleri gibi. Yukarida değindigimiz  diger bir kısmı ise özlü olarak imani meselelere doğrudan girmeyen, geleceğe yönelik hadislerdir.
Ancak ehlinin anlayabileceği tarzda, Ahir zaman alametlerinden haber veren hadislerdeki bir kısım benzetme ve örnekler, zamanla halkın nazarında kelimelerin görünürdeki manalarıyla gerçek kabul edilmekte, hadiste belirtilen olay gerçekte ortaya çıkmış olsa bile, olaylarla hadisler arasındakı mutabakat kurulmamakta, imtihan ortamına ters düşeceği bilindiği halde, yine hadislerin zahiri (görünürdeki) manaları alınmakta, müteşabih olacağına ihtimal verilmemektedir.
Bu konuda Bediüzzaman hazretleri "Şualar" isimli eserinde, ahirzamanda meydana gelecek kıyamet alametlerinin, hadislerde çoğunlukla müteşabih olarak bildirildiğini ve bunların ancak tevil edilerek halka açıklanabileceğini bildirmektedir.
"Ahirzamanda vukua gelecek hadisata dair hadislerin bir kısmı, müteşabihat-i Kur'aniye gibi derin manaları var. Muhkemat gibi tefsir edilmez ve herkes bilemez. Belki Tefsir yerinde tevil ederler."
Sualar , 486
...sırrıyle, vukuundan sonra tevilleri anlaşılır ve murad ne olduğu bilinir.

A.g.e. 486
İşari manada ayet mealleri:

10/21" Ona sözlerin yorumundan (olan bir bilgiyi) ögrettik. "
10/101 "  "Rabbim, Sen bana mülkten (bir pay ve onu yönetme imkanını) verdin, sözlerin yorumundan (bir bilgi) ögrettin. 

Ahir zaman alametlerinden olan "doğudan bir ateş çıkması" rivayetine benzer ateş her
zaman görülebilir , "Bir kuyruklu yıldızın doğması" rivayetindeki kuyruklu yıldız her zaman doğabilir, "büyük bir olayın" meydana gelmesi rivayetine benzer olaylar her devirde, cereyan  edebilir. Fakat önemli olan  hadiste bildirilen olayı tesbit  edebilmektir. Bu kitapta anlatılan ve bazı sebeplerden dolayı da buraya alınmayan yüzlerce alametın hepsinin muntazam bir şekilde birbiri ardınca belirtilen  yer ve zamanda, aynı yüzyılda ve tam izah edildiği şekilde çıkması söylediğimiz meselede  büyük bir delil haline gelmektedir. O zaman, bu olayların hadislerde    bildirilen kıyamet alametleri olduğuna dair kanaatimiz güçlenmekte ve kesinleşmektedir.

MEHDİ'NİN GELİŞİNDE ŞÜPHE YOKTUR

MEHDİ HAKKINDAKİ HADİSLER "TEVATÜR" DERECESİNDEDİR

"Tevatür", kelime anlamı olarak "kuvvetli haber, içinde yalan ihtimali olmayan ve bir cemaate dayanan kuvvetli haber" demektir. (Büyük Lugat-Tür-Dav, 3003) Hadis bilimcilere göre; bir haber birçok kişi tarafından rivayet edilmişse ve bu ravilerin biraraya gelip, haber uydurmaları, durumları itibarıyle mümkün değilse buna "Mütevatir" haber denilir. Birçok İslam alimi, Peygamberimizin Mehdi ile ilgili hadislerinin mütevatir olduğunu bildirmiştir:
İbni Hacer Askalani Fethü'l-Bari'de; Mehdi'nin bu ümmetten olacağı ve Hz. İsa (A.S.)'nın onun arkasında namaz kılacağına dair hadisler tevatür etmiştir, der. Şevkani de İsa'nın ineceğine dair hadislerin sayısının 29'a ulaştığını söyleyerek, bunları bir bir nakletmiş ve sonunda: "Bizim naklettiğimiz hadisler görüldüğü gibi tevatür haddine ulaştı. Bu beyanımızla şu sonuca varılıyor ki, beklenen Mehdi hakkındaki hadisler, Deccal hakkında hadisler ve İsa'nın inmesine dair hadisler mütevatirdir" demiştir. 
(Sünen-i İbn-i Mace 10/338
Mehdi'nin geleceğine dair olan sahih hadisler tevatür niteliğini taşımaktadır.
(Kıyamet Alametleri, s.193)
Onların zannına göre, Mehdi vefat etti; geçti gitti...Halbuki, bu babda gelen sahih hadis-i şerifler meşhurdur. Hatta tevatür-ü manevi derecesinde olup, taifenin sözlerini tekzip etmektedir.
(Mektubat-ı Rabbani, 2/250)
Mehdi'nin geleceğine dair Resulullah (SAV)'dan tevatür düzeyinde birçok hadis rivayet edilmiştir...
(eb'ul-Hasan Muhammed b. Hasan el-Überi Sicistani, Menakıb'üş-Şafii/Dr.G.Hüseyin Tacirineseb,Mehdilik ve İmam Mehdi, s.88 ve 405)
Mehdi'nin varlığı ve ahir zamanda zuhur edeceği, Peygamber ailesinden ve Fatıma oğullarından oluşu, tevatür ölçüsüne ulaşan hadislerle açıklanmıştır ve bu hadisleri inkar etmenin hiçbir anlamı yoktur...Tevatür ölçüsünü aşan, doğru ve açık hadislerde, Mehdi'nin Fatıma soyundan olup, dünya sona ermeden zuhur edeceği, zulüm ve haksızlıkla dolmuş olan dünyaya, adalet ve hakkaniyet getireceği, onun zamanında İsa Mesih'in gökten ineceği ve onun önderliğinde namaz kılacağı kanıtlanmış bulunmaktadır.
(Şerif Muhammed b. Resul Berazenci Medeni, el-işae, s.184 ve 305 / Mehdilik ve İmam Mehdi, s.328)
Kıyamet gününün en büyük alametlerinden birisi de, hakkında tevatür derecesini aşacak derecede hadis bulunan bir kişinin zuhur edeceğidir. Birçok hadis hafızları, Mehdi'nin Peygamber soyundan olduğunu kabul etmişlerdir, böyle mütevatır bir konuya sırt çevirmek yakışık almaz. Hak ehlinin inancına göre, Mehdi İsa Mesih'ten ayrıdır. Mehdi, Mesih'ten önce zuhur edecektir. Bu konu Sünni bilginleri arasında, onların inancından sayılacak kadar yaygınlık kazanmıştır.
(Şemseddin Muhammed b. Ahmed Sefareyni, Levaih'ül-Envar'ülBehiyye şehri, C.2, s.74-76-86'dan özet)
Muhammed b. Ali Şevkani, "et-Tavzih..." isimli kitabında şöyle söylemiştir: ...Bunlar (Mehdi, Deccal ve Mesih ile ilgili rivayetler) hiç kuşku yok ki, mütevatır hadislerdir, Peygamber'in buyruğu hükmündedir...Buna göre, Deccal ve Mesih hakkındaki rivayetler mütevatir olduğu gibi Mehdi hakkındakiler de mütevatirdirlar...
(Muhib b. Salih el-Bureyni, Ikd'üd-Dürer fi Ahbar'il-Muntazar, s.14-15 / Ebu Tayyib Muhammed Sıddık Kunuci, el-İzaetü...s.95 ve 130 / Mehdilik ve İmam Mehdi s.329
Mehdi hakkındaki hadisler, manevi tevatür ölçüsünü geçmiş, inkar edilmelerinin bir anlamı yoktur.
(Şeyh Hasan Advi Hamzavi, Meşarik'ül-Envar, F.2, s.115, -1307 H. Basımı / Mehdilik ve İmam Mehdi s. 329)
...Mehdi hakkındaki hadisler tevatür ölçüsünden çoktur. "Sünen", "Mesned" ve "Mu'cem" kitaplarında mevcuttur.
(M.Sıddık b. Hasan Kunuci, el-İzaetü...s.94)

Yukarıda isimlerini verdiğimiz kaynaklar dışında pek çok kişi daha sayısız eserinde Mehdi hakkında ulaşan hadislerin tevatür derecesinde olduğunu açıklamışlardır. Bu İslam alimlerinden bazıları ve bu konuda açıklama yaptıkları eserleri şunlardır:
1. Ebu Abdullah Muhammed b. Yusuf Genci Nufeli, el-Beyan fi Ahbari Sahib'üz-Zaman, s.126

2. Şemseddin Muhammed b. Ahmed Kurtubi, et-Tezkiretü fi Ahval'il-Mevta ve Umur'il-ahireti, s.710

3. İbni Kayyim Cavziye Muhammed b. Ebi Bekr Dımışki, el-Menar'ül-Münif, s.142

4. Şehabeddin b. Hacer Ahmed b. Ali Askelani, Tahzib et-Tahzib, C.9, s.126

5. Celaleddin Abdurrahman Suyuti, Arf'ül-Verdi, eki el-Havi Lilfetavi, C.2, s.165

6. Eb'ul-Abbas b. Hacer Ahmed b. Muhammed Haytemi, Sevaik'ül-Muhrika, s.99 / El-Kavl'ül Muhtasar, s.23

7. Şerif Muhammed b. Resul Berazenci Medeni, el-İşae, s.147, 185

8. Şemseddin Muhammed b. Ahmed Sefarini, Levaih'ül-Envar'il-Behiyye, C.2, s.89 / Ahval-i Yevm'ül-Kıyamet, s.33

9. Muhammed b. Ali Sabban Mısri, İs'afur-Rağibin, Nur'ul-Ebsar haşiyesinde matbu s.192 Sevaik'ül-Muhrika'dan naklen.

10. Mü'min b. Hasan Mü'mim Şeblanci, Nur'ul-Ebsar, s.189

11. Muhammed Sedik Hasan Kunuci Buhari, el-İzae, s.120

12. Muhammed b. Cafer İdrisi Ketanı, Nzm'ül-Mütenasır Fi'l-Hadis'il-Mütevatir, s.145

13. Eb'ul-Feyz Ahmed b. Muhammed Ğumari, İbraz'ül Vehm'il-Meknun, s.3-4

14. Abdülmuhsin b. Muhammed Abbad, Meccelet'ül-Camiat'ül-İslamiyye, sayı 3, yıl 1, s.598

İSLAM ALİMLERİNİN MEHDİ'NİN GELİŞİ İLE İLGİLİ İZAHLARI


Birçok büyük İslam alimi ahir zamanda Mehdi'nin gelişinde hiçbir şüphe olmadığını ifade eden açıklamalar yapmıştır. Bunların arasında en ünlülerinden biri Muhyiddin Arabi'dir. Futuhat-I Mekkiye isimli eserinde Muhyiddin Arabi şöyle söylemektedir:
"Muhakkak ki, yeryüzü zulüm ve haksızlık ile dolduğu sırada Allah'ın halifesi kıyam edecek, yeryüzünü adalet ve eşitlikle dolduracak...Genel kazancı halka arasında eşit olarak paylaştıracak, halka adaletle hükmedecek ve anlaşmazlıklarda hakemlik edecek...Allah onun işini bir gecede düzene koyacak, zafer hep onun önünde yürüyecek...Ayağını Peygamberin ayağının yerine koyacak (onun izinde yürüyecek) ve hiçbir zaman sapmayacak...Dağınık dinleri (batıl inançları) ortadan kaldırıp, sadece hak dini hakim kılacak..."
(Muhyiddin Arabi, el-Futuhat El Mekkiye, 366. bab, C.3, s.327-328)

Bu konuda açıklama yapan bir diğer kişi ise Mısırlı ünlü yazar Şeyh Mansur Ali Nasif'tir. Bir eserinde Mehdilik inancını şu şekilde tanımlamaktadır:
Ehl-i Beyt'ten Mehdi adında bir zat kaçınılmaz olarak zuhur edecek, İslam topraklarına hakim olacak, Müslümanlar kendisini izleyecek ve O, Müslümanlar arasında adaletle, hakkaniyetle davranacak, dini sağlamlaştıracak. Ondan sonra Deccal ortaya çıkacak ve Mesih (Hz. İsa) inerek Deccal'ı öldürecek veya öldüdürülmesinde Mehdi'ye yardım edecektir.
(et-Tac'ül-Camiü Lil-Usul, C.5, s.341)

Mısır el-Ezher Üniversitesi İnançlar kürsüsünde öğretim görevlisi olan yazar Seyyid Sabık ise, İslam Konferansı tarafından seçilmiş bir kitap olarak yayınlanan el-Akaid'ül İslamiyye isimli kitabında Mehdi'nin gelişi ile ilgili şu açıklamaları yapmaktadır:
Mehdi hakkında sözün özü şu ki; O, zamanın sonunda, pek yakında zuhur edecektir...Yeryüzü zulüm ve haksızlıkla dolmuş iken, O, adalet ve hakkaniyetle dolduracaktır. O muhakkak surette İslam kanununu ortaya koyacak ve yıpratılmış olan Peygamber sünnetini canlandıracaktır.
(el-Akaid'ül-İslamiyye, s.250)

Alaeddin Ali b. Hişam Muttaki Hindi de, "er-Reddü..." isimli kitabında şöyle demiştir:
Allah'ın rahmeti sana olsun bil ki; vaad edilen Mehdi'nin varoluşunda hiç kuşku yoktur. Üç yüz hadis ve eserle hatta daha fazlası ile bu kanıtlanmıştır.
(Casim Mühelhil, el-Burhan, c.1, s.339 / Mehdilik ve İmam Mehdi, s.328)

Ünlü İslam alimlerinin, bu açıklamaların yanısıra, Mehdi'nin gelişi ile ilgili konuların ehl-i Sünnet inancı olduğuna dair de detaylı açıklamaları mevcuttur. Bu açıklamalardan birkaçını şöyle sıralamak mümkündür:
Ebu Muhammed Hasan b. Ali el-Berbehari Hanbeli "Şerh'üs-Sünnet" isimli kitabında ehl-i Sünnet inançlarını sıralayarak şöyle yazıyor: "...Ve Meryemoğlu İsa'nın gökten ineceğine, Deccal'ı öldüreceğine ve Muhammed (SAV) oğullarından Kaim'in (Mehdi) arkasında namaz kılacağına inanmak."
(Casim Mühelhil, el-Burhan..., C.1, s.426)
Doğru hadislere dayanılarak, kesin olarak inanılan bir konu da (zuhur edecek olan) Mehdi'nin varlığıdır. Onun zamanında Deccal ve Mesih de ortaya çıkacaktır.
(İbni Hacer, Ahmed b. Muhammed Haytemi Şafii, el-Kavl'ül-Muhtasar fi Alamat'il Mehdiyyül-Muntazar s. 74) 
Eb'ul-Eşbal Ahmed Muhammed Şakir "Şerh-i Müsned-i İmam Ahmed" isimli kitabında: Birçok sahabeden doğru senetlerle ulaşan doğru sünnete göre: (Mehdi'ye inanmak) kanıtlanmış, bunun doğruluğundan kuşku duymak kimsenin haddinde değildir.
(Casim Mühelhil, el-Burhan...Mukaddimesi, C.1, s.343) 
Demek ki, Mehdi'nin zuhur edeceğine inanmak vaciptir, ona inanmak Peygamber (S)'in buyruğunu doğrulamak için gereklidir. Nitekim bu konu Ehl-i Sünnet inanç kitaplarında kayeddilmiş ve kanıtlanmıştır.
(Eb'ul-Feyz Ahmed b. Muhammed Ğumari Şafii, İbraz'ül-Vehm'ül-Meknun, s.3-4)

İslam alimlerinin Mehdi'nin gelişi ve yapacakları hakkındaki hadisler ile ilgili yaptıkları bu izahlar kuşkusuz son derece önemlidir. Ancak daha da önemlisi Peygamberimizin ahir zaman ve Mehdi ile ilgili hadislerinin günümüzde tek tek ve birbiri ardısıra gerçekleşiyor olmasıdır. Kuşkusuz bu olayların Peygamberimizin bir mucizesi olarak gerçekleşmesi, doğrulukları üzerinde herhangi bir şüphe bırakmamaktadır.

http://www.harunyahya.org/imani/mehdiyet/altin.html

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder