21 Ağustos 2011 Pazar

Timothy William Burton



‘‘Çocukken gördüğün bir çok şey seninle kalır; yaşantını, tecrübelerini tekrar elde etmeye çalışarak harcarsın’’ Timothy William Burton
     
Karanlık ve giz dolu bir gece daha doğmaktadır. Şehirdeki soğuk, dev gibi beton binalar bir sonraki günü çağırmaktadır. Duvara dayanmış, gece gibi karanlık ve gizemli bir insan figürü belirir. Bu adam yalnızdır; ne kimse ismini biliyordur ne adamın hislerini anlıyordur ne de adamı önemsiyodur. Ve en önemlisi adam asla bir daha onlardan biri olamayacaktır.

       İşte bu dünya Tim Burton’un dünyasıdır.

      Son yıllarda, çok az yönetmen, bütün sinema endüstrisini değiştirebilecek yaratıcılıkta bulundu. Tim Burton’un özellikle son 20 yıldır çektiği çok sayıda etkileyici ve fark yaratıcı filmleri ona bu yönetmenlerden biri olmasını sağladı. Bu farklı, sıradan olmayan filmleri çekmesinin sebebi, yeteneğini film yapmak için harcayan görsel bakımdan zeki bir yönetmen olmasının yanında sahip olduğu inanılmaz hayalgücüdür.

      Kaliforniya’da doğan Tim Burton oldukça sıradan bir Hollywood gençliği gibi gözükse de aslında günlerini korku ve bilimkorku türünde filmler seyrederek ve senaryolar okuyarak geçirdi. Bu çevre ona daha sonra hayatına yön verecek hayal gücünü sağlayan en büyük etmen oldu.

      Aslında Tim Burton öğrencilik yıllarında sinemadan çok resimle ilgeniyordu ki bu ilgi ona Kaliforniya Sanat Okulunda okuma fırsatı sundu. Bu okulda aldığı eğitim ve çizdikleri ise ona hayatının fırsatını sundu; Disney şirketi ona çalışma teklifi etti.

      Disney’de çalıştığı dönem boyunca 1982 yılında “Vincent” ve 1984 yılında “Frankenweenie” adında iki küçük animasyon film yazdı ve çekti. İki film de başlangıçta çocuk filmleri olarak geliştirilse de Tim Burton’un yarattığı atmosfer, bu filmleri çocuklardan çok yetişkinlerin ilgi alanına soktu ve ilk seyircileri, bu korku filmi gibi çekilen animasyon filmleri seyredenler oldu.

       Bu iki film çok geniş kesime ulaşmasa da, film endüstrisinin dikkatini çekmişti. Ve 1985’te ilk uzun metrajlı filmi olan “Pee-Wee’nin Büyük Mecarası(Pee-Wee’s Big Adventure)” filmini çekti. Bu film yeni bir yönetmen için büyük bir başarı getirdi ve Tim Burton’un ismini herkese duyurmayı başardı. Daha da önemlisi sanatında özgürleşmesini sağlayacak maddi imkanları da sağladı. Bu özgürlük 1988’de bir kara komedi başyapıtı olan “Beetlejuice” filmini çekmesini sağladı. Bu film, geniş bir hayran kitlesi kazanmasının yanı sıra 80 milyon dolarlık bir gelir elde etti ve en önemlisi “en iyi makyaj” oscarını kazandı.

       Artık Tim Burton için yeni bir dönem başlıyordu ve bu dönemin başlangıcı çizgi roman uyarlamalarının en iyisi olarak gösterilen “Batman:Kara Şovalyenin Dönüşü(Batman: The Dark Knight Returns)” oldu. Bu film “Batman” karekterine yeniden karanlık ve gizemli bir kahramana dönüştürdü. Tabi ki bunun başmimarı yönetmen Tim Burton’du. “Batman(Bruce Wayne)” karekterini “Beetlejuice” filmindeki başrol oyuncusu Micheal Keaton başarıyla oynamış, Jack Nicholson ise “Joker” karekterinde ne kadar iyi bir aktör olduğunu bir kez daha göstermişti. Kimsenin beklemediği bir gişe hasılatı elde eden film yapımcılarına dünya çapında 400 milyon dolardan fazla para kazandırmıştı.

       1990 yılında ise Tim Burton kendi yazdığı ve yönettiği bir filmle hayranlarının karşısına çıktı. “Edward Scissorshand(Edward Makaseller)” filmi gerek görsel sahneleriyle gerekse sıradışı karekterleriyle tam bir Tim Burton filmiydi. Başrol karekterinde oynayan Johnny Depp’e “Beetlejuice” filmindeki gotik genç kızı oynayan Winona Ryder eşlik etmişti. Bu filmin başka bir özelliği de Tim Burton-Johnny Depp dostluğu başlatan film olmasıdır. İlk kez bu filmde bir araya gele ikili daha sonra 5 filme daha imza atacaklardır.

      Warner Bros. İlk “Batman” filminden ettiği başarı nedeniye Tim Burton’un ikinci filmi çekmesini istemiş ve 1992 yılında “Batman Dönüyor(Batman Returns)” çekilmişti. Yine başrolü Micheal Keaton oynamış ama bu sefer kötü karekterlerden “Penguin” i Danny De Vito, “Catwoman” ı ise Michelle Pfeiffer oynamıştır. Bu filme yapılan eleştirilerin başında, Batman karekterinden fazla kötü karekterler ön plana çıkmış olması gelir. Aynı zamanda ilk filme göre daha fazla şiddet ve cinsellik içermesi ayrı bir eleştiriye neden olmuştur. Buna rağmen film dünya çapında 450 milyon dalarlık bir hasılat elde ederek yapımcılarının ve yönetmenin yüzünü güldürmüştür. Daha sonra çekilen “Batman” filmlerinde yönetmen koltuğunda Tim Burton oturmasa da, danışman olarak görev almıştır.

       1993 yılında kendisi yönetmese de senarist ve yapımcısı olarak “Noel Öncesi Kabus(Nightmare Before Christmas)” filminde karşımıza çıkmıştır Tim Burton.

      Tim Burton’un daha sonraki çalışması bir biyografi olmuştur. Hollywood’un en kötü yönetmeni olarak gösterilen Ed Wood Jr. hayatının farklı bir açıdan beyaz perdeye aktarıldığı “Ed Wood” filminde başrolü yine Johnny Depp oynamıştır.

       1996 yılında çekilen “Mars Attacks” filmi, Jack Nicholson,Pierce Brosnan ve Natalie Portman gibi önemli ve geniş kadrosuyla beğeni toplamış ve dünya gişelerinde büyük bir başarı getirmiştir. 1999 yılında ise Tim Burton-Johnny Depp ortak yapımı “Sleepy Hollow” vizyona girmiştir. Sleepy Hollow’un Efsanesi adlı kısa öyküden uyarlanılarak çekilen film bir dedektif öyküsüdür. Klasik Tim Burton filmi olarak gotik ve gizemli bir atmosfere sahiptir. Aynı zamanda film en iyi sanat yönetmeni dalında oscar kazanmıştır.

       2000li yılların başında Tim Burton 1968 yılında çekilen “Planet Of The Apes(Maymunlar Gezegeni)” filmini yeniden yorumlayarak ve biraz daha politik bir şekilde çekmiştir. Bu filmin bir başka özelliği ise başrolde oynayan Helena Bonham Carter ile Tim Burton’un beraberliğinin başladığı filmdir. Bu beraberlik Tim Burton’un daha sonra çekeceği filmlerde de devam edecektir.

      Tim Burton’un 2003 yılında yönetmenliğini yaptığı “Big Fish” Golden Globe’da 4 dalda aday olmuştur. Daha sonra çektiği tekrar filmi olan “Charlie’s Chocolate Factory(Charlie’nin Çikolata Fabrikası)” kendisinin filmi yorumlamak konusunda tamamen özgür bıraktığı bir filmdir. Görsel efektlerin yerine gerçek unsurların(çikolata şelalesi gibi) kullanıldığı film özellikle Tim Burton’un yetişkinlerin yanında çocukların da izleyebileceği ender filmlerinden biridir.

      2005 yılında çektiği animasyon-müzikal film olan “Corpse Bride(Ölü Gelin)” filminde Johnny Depp sadece karaktere(Victor) sesini vermemiş, seslendirmenin yanında karekterin yüz hatlarının oluşumunda kendi yüzünü kullanmıştır.

       Son filmi olan “Sweeney Todd: The Demon Barber Of the Fleet Street” filminde başrolleri Johnny Depp ve Helena Bonham Carter oynamış, Golden Globe’da en iyi yönetmen dalında aday olmuş ve en iyi sanat yönetmeni dalında Oscar kazanmıştır.

      Tim Burton sadece yönetmenliği ile değil aynı zamanda yazarlığı ve yapımcılığı ile sinema endüstirisine son yıllarda büyük yarar sağlayan birkaç kişiden biridir. En büyük özelliği ise filmlerinde etkileyici sahnelerinin temellerini, gerçek dünyanın karanlık rüyalarının ve hayal ürünü kabuslarının doğallığı oluşturmasıdır. Yönetmenlik konusunda doruk noktasında olan Tim Burton daha uzun yıllar sinemada kalacaktır dolayısıyla çekmiş ve çekeceği filmler ona Hollywood’un gelmiş geçmiş en iyi yönetmenlerinden biri olma fırsatını verecektir.

http://www.dho.edu.tr/pusula/61/timburton.html

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder