21 Ağustos 2011 Pazar

Mevlana nın Sanat Anlayışı

Mevlana Celaleddin, büyük veli, üstün fikir adamı ve eşsiz şahsiyetinin üzerine aynı zamanda dünyanın en büyük şairlerinden biridir.
Başta Batı'nın halis temsilcisi Goethe olmak üzere birçok Avrupalı büyüğün de ona hayranlıkları ve bu hayranlıklarını coşkun dille ifade etmiş bulunmaları, ihtişamının başka bir yanını ortaya koyar.

Batı'dan söz edilmenin, onun dünya şiirindeki mevkini tayine yarayabilir. Yoksa şiirin vatanı Doğu'dur. Şiir mihengi Doğu'dadır. Ve Mevlâna İran, Arab, Türk şairleri arasında şüphesiz en yüksek zirveyi tutanlardandır. Yine Türk asıllı fakat Farsça yazmış en büyük şairlerden olan Molla Camî'nin Celâleddin-i Rumi hakkında söylediği:

“An Feridûn-ı cihân-ı ma'nevi
Bes büved burhân-ı kadreş Mesnevi
Men çi guyem vasf-ı an âlicenab
Nist Peygamber veli dared kitâb.”

(O, ma'nâ cihanının Feridun gibi haşmetli hükümdar olan Mevlâna'nın-yüceliğine delil olarak Mesnevî'si yeter. O yüksek yaratılışlıyı nasıl anlatayım ben? Ki o Peygamber değildir ama “Kitab”ı-Mesnevisi- vardır.)

Kıt'a yalnız Cami'nin değil bütün Doğu şair ve tenkidci ve bilginlerinin Mevlâna'ya olan hayranlıklarına da sözcü olmaktadır.

Şiirin bir imân işi olduğu bütün sınırsızlığı ile Mevlâna'da görülür. Şiirin büyük Kültür, geniş bilgi işi olduğu yine onda, şiirin ufuklara sığmaz doğuşlar, ilhamlar işi olduğu, söz ustalığı, kelime, deyim bolluğu, âhenk, duygu, fikir zenginliği eseri olduğu yine hep Mevlâna'nın şiirleri delil tutularak anlaşılır.

Her şair için şu tarafı (âhengi, ilhamı, fikriyatı, kültürü, inancı) üstündür denebilir. Fakat Mevlâna'nın şiirde taraf ve unsure denilebilecek ne varsa hepsi mükemmeldir. Düşünülsün ki 90 bine yakın beyit söylemiş olan Mevlâna'nın can sıkıcı, sakat veya cansız sayılacak doksan beyti aransa bulunmaz. Bu bolluk, düzgünlük, sınırsızlık, onun insan cihan ötesi, ilâhi âlemle sürüp giden dostluğu'nun başka bir delilidir. Hızı kesilmeden sürekli eserek nefis kokular, harika büyüyecek tohumlar, çiçek tozları imbatlar, gaib ankalar uçuşturan meltem gibi bir şiirdir. Hem hoşlandırır, hem ağaçlar gibi kök salar, gem görülmemiş renklerde açar, hem bağırları imân serinliğiyle ferahlatır, hem de ümitli faydalı, azimli düşünceleri zihinlere eker durur.

Kim ne derse desin Mevlâna şiirindedir, İmânının, heyecanının, kişiliğinin, fikirlerinin tamamı şiirlerindedir. İmân ve fikir âhengini asırlar boyunca koruyup her neslin gözleri önüne açılan göz kamaştırıcı mücevher çekmeceleri bu şiirlerdir.

Her çeşit üstünlüğünün delilleri erişilmez ahenk içindeki bu sözleridir. Bu kitaplar bu Mesnevî, Dîvân-ı Kebir olmasaydı, Mevlâna da yine bu kadar büyük olsaydı, onu anlamak da, anlatmak da, beşeriyete beklenen bir ma'na güneşi gibi doğdurmak da çok zor olacaktı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder