4 Ocak 2012 Çarşamba

İman yapar, şüphe ve tereddüt yıkar. İnanç üretmenin, şüphe tahribatın çekirdeğidir. Her çekirdek, dal budak salmanın sürekli bir yolunu arar. Gerçekleşmeyeceğine inandığınız hedefin gerçekleşmesi imkânsızdır. Endişe ve şüphe, başarılarla perde ardında savaşan en güçlü savaşçıdır.

Beni sevmezse, terk ederse, fakirlikten kurtulamazsam, iş bulamazsam, hastalık ömür boyu sürerse... Böyle endişelerin ruhunuza hâkim olmasına izin verirseniz, terk edecek, sevmeyecek, kurtulamayacaksınız. Hayallerinize saldıranlar, aslında kaderinizle savaşıyorlar.
Dale Carnegie’nin anlattığı bir hikâyede, yıllarca iplerde dans eden bir ip cambazının aklına bir gün, ”ipten düşüp öleceği gelmiş,” bu endişeyle yaşarken çok geçmeden düşüp ölmüştür. Türkiye’nin bir numaralı komedi ustası Kemal Sunal, uçakla ilişkilendirdiği ölüm korkusunu yıllarca ruhunda canlı tutmuş; bu yüzden, uçağa bindiği gün, hayata veda ettiği gün olmuştur.

Şüphe ne kadar fazlaysa, iman gücü o kadar azdır. İman, ruhsal gücünüzü artırırken, şüphe azaltır. Eminlik durumuyla size sunulacak tüm destekler, şüphe durumuyla tahrip edilir.
Şüphenin en büyük nedenlerini merak ediyorsunuz. Şüphenin asıl kaynağı, gerçek imkânlarımızın sınırlı olması değil, potansiyeli sınırsız olan imkânlarımızı kendimize mal ederek sınırlandırmamızdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder