26 Ocak 2012 Perşembe

contorium fikir babasından;

“insan en kolay kendi kendini aldatır, zira doğru olmasını istediği şeyin doğru olduğuna inanır genellikle.”

2007 yılında con isminde klasör açılamadığını farkedip yarattığım elementtir. motivasyonumu sağlayansa saadet partisi'nin seçim vaatlerinde "feomidyum mineralinin çkarılması" maddesinin bulunmasıydı.

süreç:
-2007 yılında metni yazıp("ırak'ın işgal edilmesinden sonra acaba abd nereye yönelecek? şu anda hakkında en çok gizli araştırma yapılan mineral simgesi "con" olan contorium" ile başlayan ilk metin) facebook grubunu açtım, birkaç bin üyesi oldu, forwardlar dolaşmaya başladı.
haftalık bir dergide haber olma ihtimali vardı.
-ama dergi kapatıldı.
-facebook hesabım silindi.
-hesabın silinmesiyle grup da kapandı.
-bir yıl kadar sonra grubu tekrardan açtım, video hazırladım. videoda seslendirme çok kötüydü. ismi "contorium devrimi" idi. bunun dışında başka insanlar da contorium'la ilgili videolar hazırlamaya başladılar.
-tekrar binli üye sayısına çıktım. neredeyse her gün tebrik mailleri alıyorum "vatan sevgim" ve cesaretimden ötürü. videoya mailimi de koymuştum, oradan görüp mesaj yolluyorlardı. bir süre sonra elementin değerinin 23 trilyon dolar değil, 270 katrilyon dolar olduğuna dair bir mail aldım maden mühendisinden. sonra
-1 mayıs 2011'de taraf'a haber oldu:
http://www.taraf.com.tr/...ver-elementi-contorium.htm
sonra türkiye gazetesi'nde, açık radyo'da, yerel haber sitelerinde yer aldı.
-1 gün sonra "gerçeğin 3 aşaması" ile başlayan ve contorium furyasını başlatan videoyu yapıp seslendirdim:
http://www.youtube.com/watch?v=kozxxkmxip8
sosyal medyadaki asıl patlamayı bu videodan sonra gerçekleştirdi contorium.
videodaki görselleri google'dan, zeitgeist'tan ve earthlings'ten aldım.
-"contorium'u cidden sen mi buldun?" diye sorular geliyor. contorium, internete ilk olarak ekşisözlük'teki contorium başlığından ve facebook'taki "contorium mineraline sahip çık" grubundan yayıldı 2007 sonbaharında. altında ortamvirusu@gmail.com imzası vardı, yani ekşi sözlük'te 9 yıldır kullandığım nick ve mail. sonradan nick değişikliği yapıp videolarda canntiersen nickini kullanmaya başladım. contorium'un internete yayıldığı ilk metne baktığınızda ortamvirusu nickini görebilirsiniz. videolarda kendi sesimi kullandım. kitap hazırlama teklifini almadan önce de, medyada yer almadan önce de contorium'u benim yarattığıma dair kanıtlar sunmamı istediler. tüm bunlardan sonra da olayı benden başka kimse sahiplenemedi.

contorium'u neden yarattım?

“insan en kolay kendi kendini aldatır, zira doğru olmasını istediği şeyin doğru olduğuna inanır genellikle.”

contorium’u yaratma amacım aslında çok basitti:
internetteki bilgi kirliliğini ortaya çıkarmak, komplo teorilerinin bir kısmıyla dalga geçmek, kendisine sunulana araştırmadan inanan zihniyeti eleştirmek.
contorium’u yazarken herhangi bir insanın contorium’da ortaya attığım her iddiayı birkaç dakika içinde çürütebilmesine olanak sağladım. contorium metnini çok daha inandırıcı yazabilirdim ama yapmadım.
senaryoyu kurgularken paranoid bir düşünme mekanizmasına sahip biri gibi düşündüm:
birtakım dış mihrakların madenlerimizi ele geçirmek için yakın tarihi yazdığını iddia ettim.
açıkçası contorium’u en iyi tanımlayacak şey ‘olmayan bir madenin viral reklamı’dır.
yanlış anlaşılmasın, yakınlarda piyasaya sürülecek ‘contorium’ isimli pembe bir gofret yok.
sadece contorium’u bir komplo teorisi olacak kadar destekli ‘sallamadım’.
kimsenin contorium’a inanacağını düşünmedim:
-çünkü periyodik cetvelde contorium isimli bir element yoktu.
-çünkü periyodik cetvelde mineraller yer almazdı.
-çünkü erguvan sadece istanbul boğazı’nda çıkmazdı.
-çünkü contorium’da bahsedilen kurumların hiçbiri gerçekte yoktu.
-çünkü ‘con’ isminde klasör açılamamasının sebebi binlerce internet sitesinde açıklanmıştı.
-çünkü dimitri mendeleyev’in babası türk değildi.
-çünkü dünya, periyodik cetvel gibi kullanılamazdı.
-çünkü manisa-istanbul arası mesafe 367 km. değildi.
-çünkü brüksel uluslararası köprü yapım kanunu isminde bir kanun yoktu.
-çünkü 1/x ışını diye bir ışın yoktu vs vs

contorium'u para kazanmak ya da ünlü olmak için yarattığımı iddia edenler oldu.
contorium üzerinden 1 tl bile kazanmadım.
-kitap anlaşmasını kendi isteğimle feshettim.
-contorium videosuna reklam almadım.
-contorium'u tek bir sitede yayınlayıp reklamdan para kazanmadım.
-contorium'un isim hakkını satın almadım. contorium isminde mağaza, şarkı, site vs çıkıyor google'da aratırsanız. hiçbiri bana ait değil.
-taraf gazetesi'nde çıkan haberden sonra teklifler gelmesine rağmen hiçbir gazeteye, radyoya, televizyon kanalına çıkmadım.
-reklamcılık teklifi aldım, değerlendirmedim.

böyle bir meseleden gelecek ünü de, parayı da reddettim.

her yanından tutarsızlık akan bir metni ve videoyu internete yaymamın sebebi bir komplo teorisi üretmek, para kazanmak ya da insanları kandırmak değildi. amacım;
internetteki bilgi kirliliğini ortaya çıkarmak, gerçek tehlikeleri fark etmek yerine her olayı komplo teorileriyle açıklamaya çalışmamızı eleştirmek ve ortalıkta dolaşan bilimsellikten uzak forward maillerle dalga geçmekti.
ama ne yazık ki contorium çok ciddiye alındı.
ve istemeden ortaya çok acı ‘gerçekler’ çıkartmış oldum:
- önümüze sunulan şeylere araştırmadan inanıyoruz.
- inanmak istediğimiz şeyler, bilimsel açıklamalarla çürütülse bile onlara inanmaya devam ediyoruz.
- ülkemiz ve kendimiz için çalışmak-okumak-araştırmak yerine bizi çalışmadan zengin edecek derinlerde gömülü definelerin peşine düşüyoruz.

contorium’un yalan olduğunu gazetede ve sosyal medyada açıklamama rağmen hazırladığım videoyla iktidar partisine yüklenenler oldu.
‘bu çocuğu susturmak için amerika haber yaptırdı ve contorium yalan dedirttiler’ diyenler oldu.
bana ulaşıp destek olmak isteyenler, tehdit edenler, küfür edenler, yürüyüş düzenlemek isteyenler oldu.
sonuç olarak ben contorium’un basit bir eğlenceden bir ‘toplumsal kanaat’ haline evrilişine tanık oldum ve bunun nedenlerini araştırmaya başladım.
içinde elliye yakın gerçekdışı iddia bulunan bir element-mineral nasıl oldu da bir sosyal deneye dönüştü? nasıl oldu da bir ‘inanç’ oldu?

umberto eco şöyle der:
“...insan isterse, her zaman, her yerde, her şeyle her şey arasında bağlantılar bulur; dünya ansızın, her şeyin her şeye yollama yaptığı, her şeyin her şeyi açıkladığı bir akrabalıklar ağına dönüşür.”

bu, komplo teorilerinin ortaya çıkış sebebini özetleyen muhteşem bir tespittir.

peki komplo teorileri neden varlar?
onlara neden inanırız?
komplo teorileri nasıl ve neden ortaya çıkarlar?

1) komplo teorilerine inanmak çok kolaydır. insanoğlu, karmaşık toplumsal olayları ya da devletler arası dengeleri analiz etmek yerine (bunu yapabilmek için okumak ve araştırmak gerekir) her şeyi kontrol eden ve yöneten bazı gizemli güçler olduğuna inanmak ister. hem komplo teorileri çeşit çeşittir. dini ve siyasi görüşüne en uygun komplo teorisini seçen birisi için bu, okumaktan-araştırmaktan-olaylara objektif bakabilmekten çok daha kolaydır, zevklidir.

2) komplo teorileri bizi sorumluluk almaktan kurtarır. komplo teorileri sayesinde tarihi şekillendiren büyük olayları devletlerin, toplumsal sınıfların, sermayenin ve sıradan vatandaşların değil de her şeyi yöneten birtakım karanlık güçlerin çizdiğine inanırız. bu sayede kendimizi önemsiz görürüz ve ne yaparsak yapalım dünyada hiçbir şeyi değiştiremeyeceğimize inanırız. bu, bizi sorumluluk almaktan kurtarır. ülkesinin aslında olması gerektiği noktanın gerisinde olduğunu fark eden birisi, çalışmak ve üretmek yerine çaresiz olduğuna inanmayı daha kolay görebilir.

3) ‘birtakım güçler’in çeşitli aşırı kuşkucu (hatta paranoyak) senaryolar üreterek halka korku vermesi söz konusu olabilir. korku içinde yaşayan insanlar daha kolay yönetilebilir.

4)türkiye’de var olan tüm sorunların arkasında yabancıların ve bize düşman ülkelerin olduğuna inanmak çok sayıda kişinin işine geliyor. ülkemizin sorunlarını çözmek yerine dış güçlerin bu sorunların çözülmesine izin vermediğine inanmak ve inandırmak, bu sorunları çözmeye çalışmaktan çok daha kolay.

contorium, bir komplo teorisi değildir; komplo teorilerinin bir kısmıyla dalga için üretilmiş toplumsal eleştiri içerikli bir metinden-videodan ibarettir.
komplo teorilerinin hepsi yalan değildir ve bu teorilerin çoğu (neredeyse hepsi) bilimsel yollarla çürütülemez. contorium ise ilköğretimde verilen fen bilgisi dersindeki bilgilerle bile çürütülebilir. buna rağmen contorium’un sadece saçmalık olduğunu söylediğim üniversitede kimya okuyan öğrencilerinden bazıları “belki de contorium’u gizlemek için kimya bize yanlış öğretildi” dedi.
contorium’a halen inanılmasının bir diğer sebebi de internetteki bilgi kirliliğidir. güvenilirliğiyle ünlenmiş ansiklopedi sitelerinde bile contorium’un var olduğuna dair yazılar yayınlandı. google’a contorium yazan birisi halen contorium’u yalanlayan siteler ve contorium’u savunan sitelerle karşılaşıyor.
gerçekten samimi ve vatansever duygularla contorium’u paylaşan, arkadaşlarına gönderen kişileri kesinlikle küçümsemiyorum. bu insanlarla dalga geçmek için de contorium’u yaratmadım. contorium sayesinde aslında internette korkunç bir bilgi kirliliği olduğu ortaya çıktı. contorium’a inanan mühendislerin, doktorların, öğretmenlerin olması bize verilen eğitimin niteliğini sorgulamamızı sağladı. kuşkuculuğun toplumsal şizofreniye dönüştüğüne tanık olduk.
sizce bilmem kaç trilyon dolar değerinde bir definenin peşine düşmüş dış mihraklar mı bizler için daha tehlikeli yoksa araştırmadan önüne sürülene inanan/inanmak isteyen bizlerin içinde bulunduğu durum mu daha tehlikeli?
duyarlılık gösterdiğimiz meseleleri araştırmadan savunmaya ve inanmaya devam edersek bir gün önümüze çıkabilecek gerçek tehlikeleri fark edemeyecek kadar meşgul olabiliriz. ya da inandığımız komplo teorilerinin çöküşüne tanık olup bir daha asla memleket meseleleriyle ilgilenmeyebiliriz.
asıl tehlike budur, contorium değil.

contorium sebebiyle gurur duymuyorum ama pişman da değilim.

contorium mitleri

mit 1:
"contorium atom numarası 90, simgesi con, kütle numarası 367,4 olan…"

gerçek:
periyodik cetvelde en ağır elementin kütle numarası 250'lerdedir.
kütle numarası, proton ve nötron sayısının toplanmasıyla bulunur. atom numarası proton sayısına eşittir.
periyodik cetvelde hiçbir elementte nötron sayısı/proton sayısı=3 değildir.
contorium'a bu iddiayı koyma sebebim contorium'un olağanüstü radyoaktif olduğunu iddia etmekti.

mit 2:
"…sadece istanbul boğazı’nın diplerinde bulunan…"

gerçek:
bir element sadece akıntının güçlü olduğu bir kanalda bulunamaz. yıllar içinde akıntının şiddetiyle başka yerlere de (marmara denizi'ne) sürüklenir.
yalıları yabancıların satın alması, boğaz'ın stratejik önemi ve marmaray projesi'ni contorium'da kullanmak için sadece istanbul boğazı'nda bulunduğunu iddia ettim. bilecik'in diplerinde bulunduğunu iddia etseydim bu kadar çarpıcı bir iddia olmayacaktı.

mit 3:
"…faydalı radyasyon yayan…"

gerçek:
radyasyonun faydalısı olmaz. insana zarar veremeyecek düzeyde radyasyona zaten sürekli maruz kalıyoruz (cep telefonları, monitörler vs). düşük şiddette radyasyonun bile kansere yol açabildiği kanıtlanmış bir şey.
radyasyon iki ucu keskin kılıç ama faydalı radyasyon diye bir şey yok.

mit 4:
"abd, ab, bilumum asya ülkeleri, avustralya, antartika ve yeni zelanda’nın, afrika’nın peşinde olduğu…"

gerçek:
antartika'da bilimsel araştırma yapma amacıyla orada bulunan bilim adamları dışında insan yok. bu ülkeleri seçerken alakasız bölgelerden ülkeler seçmeye özen gösterdim.

mit 5:
"sadece honduras basınında hakkında yüzden fazla haber yapılan…"

gerçek:
contorium'u google'da aratınca türkçe olmayan sitelerde yer almadığını görürsünüz. bunun sebebi türkiye'de üretilmiş ulusal bir efsane olmasıdır, "araştırılması yasak" olduğu için değil.

mit 6
"…türkçesi dönergeçli energeç olan "

gerçek:
otobüsü "oturgaçlı götürgeç" diye türkçeye çevirmeye çalışanlara göndermede bulunmak istemiştim ama bu iddiamı erke dönergeci ile bağdaştırdılar.

mit 7:
"bilgisayarınızda con isminde klasör bile açamazsınız..."

gerçek:
iddialardan en ilgi çekici olanı buydu.
windows 3.1 dos üzerinde çalışıyordu. artık dos üzerinde çalışmasalar da şimdiki windows'lar eskilerini destekleyecek şekilde yapıldı.
‘con’, ‘console’ kelimesinin kısaltmasıdır.
‘con’, ‘prn’, ‘aux’, ‘nul’, ‘com1’, ‘com2’, ‘com3’, ‘com4’, ‘com5’, ‘com6’, ‘com7’, ‘com8’, ‘com9’, ‘lpt1’, ‘lpt2’, ‘lpt3’, ‘lpt4’, ‘lpt5’, ‘lpt6’, ‘lpt7’, ‘lpt8’ ve ‘lpt9’ isimlerinde klasör açamazsınız.
çeşitli hilelerle bunları açarsanız bilgisayarın çalışmasında bazı sorunlar ortaya çıkabilir. port isimleriyle klasörlerin isimlerinin çakışması sorun yaratabilir.

con isminde klasör açılmasını yasakladılarsa neden contorium isminde dosya açılabiliyor?
asıl contorium'u yasaklamaları gerekmez miydi?
peki siz contorium hakkında araştırma yapacaksanız illa tüm çalışmalarınızı ‘con’ isimli bir klasörde mi saklamak zorundasınız? böyle bir yasaklama olur mu?

mit 8:
"contorium 367,4 kütle numarasına sahiptir. küsuratlı kütle numarasına sahip olmasının sebebi çekirdeğinin çatlak olmasıdır."

gerçek:
bir element küsuratlı kütle numarasına sahip olabilir, ama bunun sebebi 0,4 nötrona sahip olması değildir.
bir elementin izotoplarının (aynı proton sayısına sahip olan ama nötron sayıları farklı olan) doğada bulunma yüzdelerinin ortalaması alınırsa kütle numarası çok büyük ihtimalle küsuratlı çıkar.
periyodik cetvele bakacak olursanız elementlerin büyük kısmının kütle numarasının tam sayı olmadığını görürsünüz.
çekirdeği çatlak olan bir element zaten parçalanır gider.

ne yazık ki üniversite öğrencilerinin takıldığı forumlarda "küsuratlı kütle numarası mı olurmuş?" diyen bir sürü mühendislik ve temel bilim öğrencisiyle karşılaştım. bu konuda contorium'a inananları aşağılamak için uzun yazılar yazan bu arkadaşlar google'dan birkaç saniye içinde periyodik cetvel bulup küsuratlı kütle numarasına sahip element var mı yok mu diye kontrol edebilirlerdi.

mit 9:
"süper nato topografik araştırma enstitüsü’nün yaptığı incelemelerde…"

gerçek:
süper nato topografik araştırma enstitüsü diye bir kurum yoktur.
topografya, coğrafyayla ilgilenir. kimya ile değil.

mit 10:
"elektrik devrelerine sürüldüğünde bilgisayarın fişe takılmadan yıllarca çalışabilmesini sağlar."

gerçek:
bilgisayarlar, radyasyonu elektriğe çevirebilecek donanıma sahip değildir.
türkiye'de yaraların üzerine yoğurt vb. besinler süren insanlara gönderme yapma amacıyla bu iddiayı ortaya atmıştım.
salça gibi elektronik devrelere sürülebilecek bir madde fikri hoşuma gitmişti.
not: contorium prize sürülürse de elektrik üretmez. zaten contorium diye bir şey yoktur.

mit 11:
"bunun dışında nükleer santrallerin duvarlarını boyamak için kullanılan boyalara katıldığında nükleer sızıntı olmasını engeller çünkü 1/x ışını yayar ve zararlı radyoaktif x ışınlarıyla çarpışıp ortamı nötrler.

1/x . x = 1(nötr)

bu maddenin saatte, cep telefonunda ya da herhangi bir elektrik devresinde kullanılması her türlü zararlı radyasyona bir kalkan vazifesi sağlar. "

gerçek:
x işını: görünür ışık ya da radyo dalgalarına benzeyen elektomagnetik ışınım biçimi. x ışınları gözle görülemez. x ışınlarını 1895'te alman bilim adamı wilhelm röntgen keşfetmiştir. bu sebeple bu ışınlara röntgen ışınları da denir. bu keşfiyle 1901'de ilk nobel fizik ödülü'nü kazanan röntgen bu yeni ve gizemli ışınlara x ışını adını vermiştir.
bilinmeyenlerle dolu olduğunu vurgulamak için x isminin verildiği ışınları 1/x ile çarpıp nötrlemek, sakat eğitim müfredatımızda bile mümkün değildir.
kimya ile matematiğin birleştiği bu iddiamda çarpışma sonucu ortaya çıkan 1'lerin(1/x.x=1 ) nereye gittiklerini ya da neden nötr olduklarını ben de bilmiyorum.
radyoaktif (ama faydalı radyasyon yayan) bir maddeyi cebimizde taşıyıp radyasyondan korunma fikri çok çekici gelmişti.

mit 12:
"tüm faydalarına rağmen yenmesi durumunda mutasyonlara sebep olur. istanbul boğazı’nın diplerinde bulunan contorium'dan yiyen balıklar şu anda kurtuluş atom müzesi’nde sergilenmektedir."

gerçek:
kurtuluş atom müzesi diye bir yer yoktur.
videoda kullandığım "mutasyona uğramış" balıklardan biri hariç hepsi derin su balığıdır. tsunami sonrası karaya vurmuş bu balıklar birkaç bin metre derinde yaşadıklarından bildiğimiz balıklara pek benzemezler. videodaki derin su balığı olmayan balık ise balık bile değildir. bir makettir ve fotoğrafı uzun yıllar internette "korkunç balık karaya vurdu" başlığıyla dolanmıştır.

mit 13:
"her maden bulunduğu toprağın bitki örtüsünü şekillendirir. örneğin dibinde bakır bulunan bir toprağın üzerinde bakıra özel bir bitki örtüsü yetişir. eski çağlarda insanlar madenlerin yerini bu şekilde bulmaktaydı."

gerçek:
buğday yetişen toprakların dibinde altın yoktur.

mit 14:
"peki sadece istanbul boğazı’nda çıkan ağaç nedir?
erguvan.
ikisinin aynı renkte olması sizce tesadüf müdür?"

gerçek:
erguvan dünyanın birçok bölgesinde bulunan bir ağaçtır. google'a sadece erguvan bile yazacak olursanız karşınıza istanbul'da çekilmemiş binlerce fotoğraf çıkar.

mit 15:
"contorium'un bulunduğu noktalardan çıkan erguvan ağaçları sebepli dış güçlerin contorium'un yerini bulması için hiçbir şey yapmasına gerek yoktur."

gerçek:
erguvan ağacının kökü yerin yüzlerce metre dibine uzanmaz. madenler bitki örtüsünü şekillendirmezler.

mit 16:
"en zengin contorium yatakları rumeli hisarı bölgesinde ve boğaziçi üniversitesi güney kampusu’nun diplerinde bulunmaktadır.
çıkarılmayan contorium'u simgelemek amacıyla üstü boş şekilde güney kampusa dikilen ‘meçhul contorium anıtı’ öğrencileri ibretle titretmektedir."

gerçek:
boğaziçi üniversitesi güney kampüs'te üstü boş bir beyaz sütun vardır. modern sanat eseri olduğu söylenen bu sütunun ismi "meçhul contorium anıtı" değildir. ama artık bazı öğrenciler kendisinden "contorium direği" diye bahsediyorlar.

mit 17:
"ilk olarak dimitri mendeleyev tarafından bulunan contorium, rusya’nın sıcak denizlere inme politikasının temellerini oluşturur."

gerçek:
rusya'nın sıcak denizlere inme isteği çok daha eskilere dayanır.

mit 18:
"babası sibirya türklerinden olan dimitri mendeleyev periyodik cetvelde doksan numaralı yeri boş bırakması için baskı görmüştür."

gerçek:
mendeleyev'in babası türk değildir. babasının türk olduğunu öğrendikten sonra türkiye'yi korumak için canını ortaya atacak bir çılgın bilim adamı hikayeye heyecan katar diye düşündüm.

mit 19
" …ancak o günümüzde sebebi anlaşılabilen bir cinlikle oraya toryumu yerleştirip (onun da atom numarası 90) ileride bu mineralle ilgili araştırma yapılabilmesi için geleceğe ışık tutmuştur.
peki nasıl?
toryum, atom numarası 90, atom ağırlığı yaklaşık 232 olan,1700 °c de eriyen, kurşun renginde, havada bozulmaz, atom enerjisi kaynağı olarak kullanılan radyoaktif bir elementtir. türkiye'de manisa-gördes'te çıkarılır.
şimdi türkiye haritasını periyodik cetvel gibi düşünüp kuzeye 367 km. (yani contorium'un kütle numarası kadar) gidince nereye gidiyoruz?
cevap bellidir:
istanbul boğazı.
periyodik cetvelde de aynı grup içerisinde kuzey yönüne gidilince kimyasal özellikler değişmez."

gerçek:
periyodik cetvelde kuzey yönüne gidilince kimyasal özellikler değişmez ama dünya periyodik cetvel değildir.
aynı atom numarasına sahip iki ayrı element olamaz. kimyanın en temel kanunlarından birini hiçe sayarak ortaya attığım bu iddiayı 12 yaşında bir çocuk bile çürütebilir çünkü proton sayılarının elementlerin kimlik numarası olduğu ve asla aynı atom numarasına sahip iki farklı element olamayacağı ilköğretimde fen bilgisi dersinde işlenmektedir.
ne yazık ki benimle görüşmek isteyen bazı kimya bölümü öğrencileri "demek ki bize şu güne kadar kimya yanlış öğretildi" dediler.

mit 20:
"peki daha sonraları contorium'a sahip olma savaşında rusya'ya saldıran kişi kimdir?

"bu büyük ulusta her erkeği, kadını ve çocuğu tehdit eden bir şeytan yaşıyor. iç güvenliğimizi sağlamak ve topraklarımızı korumak için doğru adımlar atmalıyız."
adolf hitler”

gerçek:
contorium olsaydı ve adolf hitler contorium'a sahip olmak isteseydi doğrudan türkiye'ye saldırırdı.

mit 21:
"tüm bu olaylardan sonra türkiye'yi işaretlemek için türkiye'ye uluslararası telefon kodu olarak +90 numara yani contorium atom numarası verilmiştir. tam o tarihlerde milli eğitimimizi düzenlemek isteyen amerikalılar müfredata aynı atom numarasına sahip iki ayrı element olamayacağı gibi bir saçmalığı eklemişler ve contorium'un önünü kesmişlerdir."

gerçek:
contorium'un peşini asla bırakmayacak 'dış mihraplar' varken türkiye'nin uluslararası telefon kodunu değiştirip izini kaybettirmesi mantıken pek mümkün değildir.
"açın türkiye'nin önünü!" sloganıyla siyasete atılan cem uzan'a göndermede bulunmak için contorium'un önünü kestiklerini iddia ettim.
milli eğitimimizi amerikalıların düzenlediğini de ilk olarak bir taksi şoföründen duymuştum.

mit 22:
"türkiye'de contorium'un adı ilk olarak 1993 yılında geçmiştir.
konu ile ilgili açıklama yapmak isteyen bilim dünyasından insanlar susturulmuş ve o sene boğaz yalılarına yabancı bankalarla arap şeyhleri normalin üstünde bir ilgi göstermiştir.
bir sene sonra çıkan windows 95 işletim sisteminde ‘con’ ismi klasör olarak açılamadığı gibi contorium'un izotopları olan ‘com1’ ve ‘com2’ de isim olarak açılamamaktadır."

gerçek:
con isminin klasör olarak açılamaması windows 95'ten öncesine dayanır.
türkiye'de contorium'un adı ilk olarak 2007 yılında ekşisözlük'te ve facebook'ta geçmiştir.
konuyla ilgili açıklama yapmak isteyen bilim dünyasından insanların hepsi de "contorium saçmalıktan ibaret" demişlerdir.
bir elementin izotopu farklı isimde olmaz, hele numarası hiç olmaz. ilköğretim fen bilgisi dersinde bu konu işlenmektedir.

mit 23:
"planlarını gören bill gates vicdan azabına dayanamamış ve ‘con’ isminde klasör açılabilmesi için kurmaylarına emir vermiştir. peki bu emirden sadece birkaç gün sonra ne olmuştur?
con isminde klasör açılabilmesi için yapılan çalışmalar sırasında microsoft merkezi hedef alınarak nasıl şeytani bir bizans eylemi yapılmıştır?
(11 eylül saldırıları)"

gerçek:
sadece ‘con’ isminde klasör açılamasını engellemek için dünya tarihinin en büyük terörist saldırısının gerçekleştirildiğine inanan kimse olmaz diye düşünmüştüm.

mit 24:
"sadece haliç'te ve istanbul boğazı’nda bulunan bir minerali ele geçirmek için bedavaya haliç'i temizleme önerisinde bulunan yabancılar şimdiyse durmadan boğaz’dan yalı satın almaktadır."

gerçek:
haliç'in dibinde altın olduğu ve japonların haliç'i bedavaya temizleme önerisinde bulunduğu ama bunun reddedildiği çok eski bir şehir efsanesidir. daha sonraları bu efsaneye haliç'in dibindeki çamurun çok değerli bir 'seramik çamuru' olduğu iddiası da eklenmiştir. istanbul boğazı çok güzeldir. birkaç yüz yalı da çok pahalıdır. dünyanın en zengin insanları da istanbul boğazı'ndan yalı satın alabilirler, çok doğal.

mit 25:
"sebep sizce de petrolün pabucunu dama atacak olan ve böylece arap şeyhlerinin zenginliğini bitirecek olan contorium'a ulaşmak değil midir? satın alınan yalılara hiçbir türk'ün girememesi ve bu yalılarda tuhaf araştırmalar yapılması sizce tesadüf müdür?"

gerçek:
yalılara hiçbir türk'ün girememesi saçmalıktan ibarettir.

mit 26:
"marmaray projesi ihalesinin türklere verilmemesi de mi tesadüftür? boğaz’ın yüzlerce metre altında ne araştırması yapılmaktadır?"

gerçek:
marmaray projesini üstlenen şirketler arasında türk şirketler de vardır.
marmaray'da demiryolları istanbul boğazı'nın altından batırma tüp tüneller ile birleştirilecektir. dibe gönderilen tünellerin dipte birleştirilmesiyle oluşturulan bir proje söz konusudur, dipte bir araştırma değil.
boğaz'ın en derin yeri yaklaşık 120 metredir. ortalama derinlik 60 metredir. "boğaz'ın yüzlerce metre altı" diye bir şey söz konusu değildir.

mit 27:
"bilindiği gibi istanbul'a üçüncü köprü yapılacak. bu köprünün istanbul'un kuzeyinden geçmesi planlanıyor. istanbul boğazı’nın kuzeyinde zengin contorium yatakları var. brüksel uluslararası köprü yapım anlaşması’nın b bendinin 23. maddesine göre köprü yapım sırasında temelden çıkan madenler ve toprak köprüyü yapan şirketin oluyor.
bu şirket çıkanları çöpe de atabilir başka yerlerde de kullanabilir.
ne yazık ki köprüyü japonların yapacağı söyleniyor.
madenlerimize kanunen sahip olmalarını engellemek için yapılacak tek şey köprü yapım anlaşmasının iptal edilip bu iznin türk bir şirkete verilmesi."

gerçek:
brüksel uluslararası köprü yapım kanunu isminde bir kanun yoktur.

mit 28:
"contorium temas ettiği maddeyle etkileşime girip o maddeyi yapısal olarak taklit eder. maddesel mutasyona girip şekil değiştirebilmesi sayesinde kök-element olarak nano teknolojide boşlukları doldurmak ve üretilmesi zor parçaları çoğaltmak için kullanılabilir.
süper nato topografik araştırma üssü temel bilimler makalesi sayfa 218."

gerçek:
'süper nato topografik araştırma üssü temel bilimler makalesi' isminde bir makale yoktur.
temas ettiği maddeyi taklit edebilen metal terminator 2'de kullanılmıştı.
maddesel mutasyon diye bir şey yoktur.
kök-element'i, kök hücreden esinlenerek uydurdum.

mit 29:
"bu videoyu hazırlayan ve contorium gerçeğini fark ettikten sonra olayı yerinde öğrenmek için boğaziçi kimya bölümüne giren…"

gerçek:
boğaziçi kimya bölümüne girmem boğaziçi matematik bölümüne girememem sebeplidir. olayı yerinde öğrenmek için girmedim. zaten contorium metnini boğaziçi'ne girmeden bir yıl önce yazmıştım. contorium'un boğaziçi üniversitesi ile hiçbir alakası yoktur.

contorium videolarında ve metinde yer alan bilgilerden hiçbiri doğru değildir.

contorium'u yaratan kişi olarak her yerde contorium'u yalanladım ve bu yazı, contorium'la ilgili hazırladığım en kapsamlı yazı. lütfen contorium'u savunan birini görürseniz kendisine bu metni iletin.

gerçeğin üç aşaması ile başlayan videonun sonundaki mail ve twitter adresimden de bana ulaşıp soru sorabilirsiniz.

saygılarımla.

http://www.eksisozluk.com/show.asp?t=contorium

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder