17 Mayıs 2014 Cumartesi

"Merhamet yoktur. Merhameti sürüngen beynimizin aşırı büyümüş kısımlarının içinde inşa ederiz."
Will Graham

15 Mayıs 2014 Perşembe

Ölümünün 60.Yılında Sait Faik'i Anlattılar



Bugün Türk edebiyatının ‘Kelebek Avcısı' Sait Faik Abasıyanık 'ın 60. ölüm yıldönümü. 50 yıldır her 11 Mayıs'ta onu Sait Faik Abasıyanık Hikâye Armağanı ile anılıyor. Sait Faik Abasıyanık Hikaye Armağanı’nın sahibi bu sene Mahir Ünal Eriş oldu. Abasıyanık bu sene bir de, Sait Faik öykü zincirine eklenen yazarların görüşleriyle hatırlandı. Ödülün sahipleri “Sait Faik'in, özelde sizin öykücülüğünüz, genelde Türk öykücülüğü üzerindeki etkisi nedir?” sorusuna verdikleri cevapla Sait Faik’i anlattı.
Jülide Güngör ile Eda Üçer ’in Zaman gazetesinde yer alan habere göre, Mahir Ünsal Eriş, Ahmet Büke ve Behçet Çelik gibi hikayeciler Sait Faik’i şöyle anlattı:
Mahir Ünsal Eriş (2014 Sait Faik Hikâye Armağanı sahibi) “Sait Faik Abasıyanık benim için bir yazma faaliyetine niyet ettiğim günden beri üzerine yazdığım kağıdın ta kendisi. Sadece satır aralarında kalmış boşlukları doldurmaya çalıştım bu zamana kadar, kendi tanıdığım kendi bildiğim insanlarla kendi tanıdığım coğrafyayla. Her şeyden önce Sait Faik’in okuru olmak çok değerli. Ödülün de adımın yanına bir unvan gibi hayatım boyunca beni takip edecek olmasından duyduğum onuru anlatamıyorum.”
Yalçın Tosun (2012 Sait Faik Hikâye Armağanı sahibi) "Kendi adıma insanın derinlerindeki, o karanlık odalardaki arzularını anlatmasındaki yücelik en çok etkilemiştir beni. Arzunun görünümleri çeşit çeşittir Sait Faik'te. Bir şeyler hep duralatmaya çalışsa da yaşamın özü de sayılan arzunun yolculuğunu, yazıyla karşı çıkar buna. Öykülerinde bunu duyumsatışıysa can yakıcı güzelliktedir. Yaşamak kokar buram buram. O tramvaylardaki bütün güzel ve kirli çocuklar, denizlerdeki öpülerek geri bırakılmış tüm balıklar ile bir de biz -yazıyla kalbini kanatmışlar- gönül borcu duyarız ona. Daima."
Ahmet Büke (2011 Sait Faik Hikâye Armağanı sahibi) "Sait Faik, öykümüzün hep güzel kalan annesidir. Uyurken üstümüzü örter; iyi insan, iyi öykücü olmamıza yardım eder."
Behçet Çelik (2008 Sait Faik Hikâye Armağanı sahibi) "Birbirlerinden pek çok açıdan farklı olan insanların, insan onurunu ve yaşama sevincini merkeze alan yeni bir ahlakta buluşabileceklerini ifade ettiği edebi metinlerini kaleme alırken de özgür ruhludur Sait Faik. Yerleşik edebi ölçütleri, alışkanlıkları, anlatım ve kurgu biçimlerini tersyüz etmekten çekinmemiş, yeni bir dilin, yeni bir edebiyatın ilk filizleri onun öykülerinde yeşermiştir. Sait Faik'in insanın yaratıcılığını kışkırtan, ifade etmeye çalıştığım bu öykü âlemi benim için de her zaman esaslı bir esin kaynağı olmuştur."
Ayşe Sarısayın (2005 Sait Faik Hikâye Armağanı sahibi) "Sait Faik, pek çoğumuz gibi beni de Türk hikâyeciliğiyle tanıştıran ilk isimlerden biri. Çocukluk yıllarımda onun ilk hikâyesi İpekli Mendil ile başlayan tanışıklığımız, edebiyatımızda bir dönüm noktası sayılan Alemdağ'da Var Bir Yılan'a dek uzandı zaman içinde. Tıkandığımı hissettiğimde, has Türkçeyi, yalın bir anlatımı özlediğimde başvurduğum yazarlardan biri oldu Türk edebiyatında bir ‘ada' olarak gördüğüm bu büyük usta. Son yıllarda adada yaşamamın da etkisiyle olsa gerek, çalışan ve üreten kalabalıklardan beslenen, sıradan yaşamların tanığı olmaktan sevinç duyan, güzelliklerin hakkını veren, çirkinliklerle karşılaştıkça ıssızlıklara, doğaya, denize, en çok da ‘ada'ya sığınan Sait Faik'i daha sık anıyorum."
Murat Gülsoy (2001 Sait Faik Hikâye Armağanı sahibi) "Sait Faik, edebiyatımızın en Batılı kalemlerinden biridir, insanlarla, toplumla, toplumsal olanla sorunları olduğunu keşfeden bireyin arketipidir. Bu nedenle de hemen her yazar günü gelir Sait Faik'le hesaplaşmak gereği duyar. Benim kişisel olarak geç keşfettiğim yazarlardandır. Belki aldığımız eğitim nedeniyle Sait Faik'i yanlış tanımış, önceliği Sabahattin Ali'ye, Orhan Kemal'e, Kemal Tahir'e vermiştim Türk edebiyatı ile tanıştığım yıllarda. Ancak sonradan, yazmaya başladığım zaman nasıl da ciddi bir akrabalığım olduğunu anlayacaktım. Nâzım'ın dediği o “zıpırlıkla hassasiyetin karmaşası”nın bugünden baktığımda Türkiye'de bireysel özgürlük fikrinin gelişiminde çok önemli olduğunu düşünüyorum."
Necati Tosuner (1999 Sait Faik Hikâye Armağanı sahibi) "Sait Faik'in daha lise öğrencisiyken yazdığı ‘İpekli Mendil' öyküsünü, bir yetenek tanımı olarak düşünmek hiç de yanlış olmaz. O öykünün bitişindeki “su gibi fışkıran” şiirsellik, onun yazarlığında –sonra da hep göreceğimiz gibi- anlatıma temel oluşturan, bir duygusal renk katar. Yazarlıktan başka bir iş yapmayacaktır ve yazarken, kendisini ‘Lüzumsuz Adam' diye adlandıracak kadar da içtenlikli olacaktır. Erken yaşta yitip gitse de, insan sıcağını aktaran yenilikçiliği onu hep ayakta tutacaktır. Ama Sait Faik için işler daha kolaydır. Çünkü Sait Faik için kendisinden önce gelmiş bir ‘Sait Faik' yoktur."

Zeki İnsanların Belirgin Özellikleri

Zeki insanlar naziktirler ve nezaket kurallarına uyarlar. İnsancıl yönleri fazladır ve karşılarındakine değer verirler. Hangi zeki insanı araştırırsanız araştırın, nazik olduğunu görürsünüz.Zeki insanların duyguları çok yoğundur. Mantıksal gelişim aynı zamanda duygusal gelişimi de etkiliyecektir. Bu duruma göre çocuk kalmayı başarmış insanlar daha zekidir gibi bir sonuca ulaşabiliriz, çünkü çocuklar duygularını çok yoğun yaşarlar.Özelliklerinden bir tanesi çok büyük fiziksel enerjiye sahip olmalarıdır. Bu doğuştan gelen bir enerji modellemesi olmayıp, tamamen kendini adapte ettiği konuyu tamamlamak için saatlerce çalışması gerektiği bilincine sahip olmasıdır. Bunun sonucu olarakta irade ve kalp koordineli bir şekilde enerjiyi temin için çalışırlar.Üstün zekalı insanların diğer bir özelliği ise hem zeki görünüşlü olmaları ve hem de doğal görünmeleridir. Hem zekalarını belli ederler ve hem de çocukça bir yapıyla hareket ederler. Bu nedenden dolayı da sorgulanırlar; bu kişi gerçekten zeki mi?Zeki kişiler hem disiplinle ve hem de oyun oynar tarzda işlerine eğilirler. Yaptıkları işi büyük bir ciddiyetle yaparlar, ancak oyun havası da vererek yaptıkları işten büyük bir zevk alırlar.Zeki kimseler hem gerçek dünya ile bağlarını koparmazlar ve hem de hayal dünyası içinde yaşarlar. Ürettikleri şeyler gerçek dünyada kullanılacaktır, ancak olmayan şeyleri üretmek zorundadırlar. Normal insanlara göre üstün zekalı insanların düşünceleri fantastiktir, ancak bilimsel çalışmalar fantastik hayaller sonucu ortaya çıkmaktadır.Üstün zekalı insanlar son derece inatçı yapılı kimselerdir. Başarısızlıkta asla yılmazlar ve asla pes etmezler. Düşünsenize, Edison ampulü bulmadan önce binlerce sefer deneme yapmıştır ve asla pes etmemiştir Sonunda da başarıya ulaşmıştır.Üstün zekalı insanlar lider ruhlu insanlardır. Genellikle her konuda söyleyecekleri şeyler olduğu için her türlü insana hitap edebilirler. Sevecen ve babacan bir tavırları vardır. Genellikle öğrenciliklerinden itibaren lider ruhlu özellikleri belirginleşir.

13 Mayıs 2014 Salı

Donni Darko İsimli Film Hakkında Güzel Bir Tespit

Filmde resmedilen şu: Donnie gerçekleri bulmka üzeredir ve çok ciddi içsel yolculuklar yapmaktadır ama psikoloğu onun hasta olduğuna karar verir ve adını da paranoyak şizofren koyar... Filmin düşüncesi şu insanlar depresyona girdiğinde yada garip deneyimler yaşadığında psikoloji bilimi buna bazı isimler takarak sizn hasta olduğunuza sizi ikna eder ve aslında sizi doğruya götürecek yoldan saptırıp sözde iyileşmek adına sizi aslında uykunuza geri döndürür... Aslında psikiatristler yapar bunu genelde psikologlar daha kendinizi izlemenizden yanadır. Ama siz sağlıklı hissederken bile bir psikiatriste giderseniz size mutlaka bir kulp takar.

http://dunyagerceklerim.blogspot.com.tr/2012/06/isann-son-gunaha-daveti-donnie-darko.html

1 Mayıs 2014 Perşembe

Tony: Kendini kurtaramazsın, her zaman yalnız olarak.
Bruce: Birlikte batmaktansa tek başına yüzmek daha iyi.