31 Aralık 2012 Pazartesi

Nefes alamıyorum. Bu koca dünya ve bütün bu alem bana dar geliyor.
Sabır.
Cam gibi bir, büyük öfke.

Ben neyim?
Negatiflik dışında neyim var?
Çünkü herkesin bana bakma nedenini bulamıyorum.

30 Aralık 2012 Pazar

Günümüzün Çıkar Üzerine Kurulu Aşk ve Evlilik Anlayışı Hakkında…


Günümüzün Çıkar Üzerine Kurulu Aşk ve Evlilik Anlayışı Hakkında…

“Allah Rızası İçin Sevmediklerinden Dolayı Aşağılanıyorlar

“Benim birçok vakada gördüğüm şu; bazı kadınlar ilk önce, arabanın markasını gördüğünde şiddetli aşkı hissetmeye başlıyor. Araba; marka ve çok pahalı bir arabaysa o aşkın heyecanı bir kere kaplıyor. Üstündeki kıyafetler de eğer pahalıysa şahsın, bir de iyi bir okuldan mezunsa, babası da zenginse artık o aşk onun gözünü döndürüyor, şiddetli bir tutkuya dönüştürüyor. Artık eli ayağı boşalıyor, her şeyini verecek hale geliyor öyle tipler, ben duyuyorum. Sonra bir gün diyor ki şahıs, “Babam iflas etti”, ki çok normal ekonomik kriz anında, “dolayısıyla ben de iflas ettim” diyor. Kadının kafasında bir ışık sönüyor adeta beyninin içerisinde, o aşk bir anda kayboluyor, nefret ettiği bir mahlûk kalıyor geride yani büyük bir tiksintiye ve öfkeye dönüşüyor. İşte bu Allah’ın bu insana verdiği bir cezadır, çok büyük bir aşağılanmadır. Halbuki Allah rızası için sevmiş olsa, onun fabrikası da gitse, işyeri de gitse, gelse de hiç fark etmez. Gelirse Allah’ın bir nimeti olarak görür, giderse de Allah’tan bir hayır olarak görür. Hiçbir şekilde etkilenmez.”

Kız Çocukları Ömür Boyu Aynı Çileyi Çekiyor” 

“Nice zavallı kadınlar feci şekilde eziliyorlar, nefret edip tiksinmelerine rağmen ailelerinin telkinleriyle, çevrenin telkinleriyle o mahlûklara tahammül ediyorlar. İğrendiği ve tiksindiği halde işte “senin eşindir çocuğum” diyor, “tahammül etmen gerek” diyor, “gayet normal” diyor, “falanca da buna tahammül ediyor ne var bunda?” diyor. Hatta kendinden örnek veriyor. Senin baban da öyle diyor, ona da tahammül ettiğini söylüyor, yani çocuklar böyle çarpık bir eğitimden geçiriliyorlar bir kısmı. Bunlar doğru değildir, gerçek Allah sevgisi, Allah için olan sevgi kadının ruhunda bir ateş gibi etki yapar, korkunç zevk verir, çok güzeldir kadın için, erkek için de şiddetli yakıcı etkisi olan çok derin bir duygudur. Büyük bir zevktir. Bu zevki alacaklarına maddeciliğin içerisine girip, o azabın, o kirin içerisinde adeta boğuşuyorlar.
İğrendiği bir insanla sürekli beraber olmak durumunda kalıyor ve ömür boyu bu çileyi çekiyorlar. Çünkü ahlakından nefret ediyor, kişiliğinden nefret ediyor. Sürekli yalan söylüyor, sürekli ters konuşuyor. Kadının onurunu kırıyor. Sevgisizliği açık açık belli oluyor elinden yüzünden. Onun bütün sevgisi malında, mülkünde oluyor. Gururlu ve enaniyetli oluyor ve kadının değerini bilmiyor. Nice böyle güzel kadın, bu şekilde heba oluyor bütün ömürleri ve çöküyorlar. Ben böyle birçok güzel kadın gördüm. Yazık yani yıllar sonra görüyorum, eli yüzü buruş buruş olmuş, perişan olmuş adeta insanlıktan çıkmış, mahvolmuş, bütün gençliği o şekilde geçip gidiyor. Ruhundaki o cevher de gidiyor, ruhundaki o derinlik de harcanmış oluyor, çok yazık oluyor. Onun için en güzel ölçü Allah’ın koyduğu ölçüye uyup gerçek aşkı aramak, Allah’ın o güzel tecellisini aramak, çok samimi olmak, çok dürüst olmak, Allah’tan çok korkmak ve Allah’ı çok sevmektir. Bunun meydana getireceği derin zevkin, şaşırtıcı ve çok sarsıcı olan zevkin Allah’tan bir nimet olarak mümine sunulduğunun da bilinmesi gerekir. Sırf Müslümanlara has, Allah’tan gerçekten korkanlara has böyle derin bir mucize var. Bunu çok çok az insan bilir. Bilmedikleri için bu belanın içinde yaşıyorlar. Bilseler belki onlara o dünyaları verseler yine gitmeyecek o insanlar. Yani gerçek imanla sevmenin ne kadar zevkli ve güzel olduğunu bilseler, onların ne fabrika gözünde olur, ne o para, ne araba, ne başka bir şey gözünde olur. Ama farkında değiller.”

“Doğumdan Sonra Kadınlara Yapılan Zulüm” 

“Kadıncağız mesela yaşlanıyor, doğuruyor, deforme oluyor. “Hadi bakalım sen babanın evine git” deniyor. Bu ahlaklı bir tavır değil. Bu vicdanlı bir hareket değil. Tabii ki o Allah rızası için orada doğurmuş. O çileye katlanmış. Yani ona güvenmiş. O zaten tahrip olacağını biliyor vücudunun. Bir fedakarlık yapmış. Ona o tip bir muamele yapılması çok çirkin. İnsanın bilakis öyle bir kadına sevgisi daha da artar. Daha şefkati, daha merhameti, muhabbeti artar. Çünkü o onun yanında o hale gelmiş. Allah rızası için o hale gelmiş. Derinliği tetikleyen bir şeydir bu. Dolayısıyla soğumaya neden olan bir şey değildir. Ama basit bakarsa bir insan, sıradan bakarsa, bunlar olur tabii ki.”

Dünyada ‘Evlilik’ Adı Altında Büyük Bir Tiyatro Sergileniyor” 

“İnsanın tabii ki evleneceği şahıs kaderinde belirlidir. Onunla eğer geçinemeyecekse o da kaderinde bellidir. Onu sevecekse o da kaderinde bellidir. Ama sevginin kökeninde tabii ki, Allah korkusu, Allah sevgisi, keskin akıl, samimiyet, sadakat, sırdaşlık vardır. Bunlar olmadığında ne kadının ne erkeğin sevmeye gücü yetmez. Artık ondan sonra taklitler oyunlar başlar. Yani iki tane tiyatro sanatçısının karşılıklı ömür boyu taklitleri, birbirlerini kandırmak için yaptıkları zor ve yorucu oyunlar başlar.

Sahte gülmeler, sahte konuşmalar, sahte iltifatlar, sahte sevgiler devreye girer, ki bu çok büyük bir azaptır iki taraf için de. Yani gizli nefret gelişir. Kalben sevmediği halde seviyormuş gibi görünür. Halbuki Allah rızası için sevdiğinde kalben içinde şiddetli bir zevk alır. Kontrol edemediği bir zevk alır ve gerçek anlamda bir sevgi olur bu. Öbüründe tahammül meydana gelir. Yani ona tahammül etmiş olur.”

“Tahammül Aşamasında Oynanan Oyun Büyük Acı Verir” 

“Tahammül ederken de ona sezdirmemeye çalışıyor tabi o kişi. Tahammül ederken, ki çeşitli yöntemleri oluyor onun, karşılıklı şirin görünme yöntemleri oluyor. Mesela o, ona çok güzel bir yemek yaptığını ve onu beklediğini söylüyor. O da ona “çok şahane bir yüzük buldum” diyor. Mesela böyle bir sarılıp etraflarında bir dönüyorlar şöyle bir, filmlerde gördükleri gibi falan. Ömür boyu poz yapmak, ömür boyu taklit etmek o kadar acıdır ki bir insan için. Yani bir kadının hoşlanmadığı halde seviyor görünümüyle yaşaması çıkar için, bir erkeğin de sevilmediğini bildiği halde, seviliyor görüntüsüne inanmadığı halde güya buna kanarak yaşaması ve karşılıklı sevgi görüntüleri yapmaları ve bunu bir aktör gibi bir aktris gibi uygulamaları, dünyanın en büyük azaplarındandır ve Allah’ın insanlara verdiği en büyük belalardandır.”

“Romantizm İnsanları Yapmacıklığa Sürüklüyor” 

“Romantizm mantıklı olmayı ortadan kaldırır. Tutarlı konuşmayı ortadan kaldırır. Mesela, bir insan bir kadınla beraberse ona romantik hareketler yapması, romantizme uygun hareketler yapması onu otomatik yapmacıklığa sürükleyecektir. Kadınların da en nefret ettiği şey yapmacıklıktır. Erkek olsun kadın olsun, insanlar yapmacıklıktan hoşlanmaz.”

“Romantizm Aklı Örten Komik Uygulamalardan İbarettir” 

“Genelinde öyle olur, yani hüzün getirir ve tavırlarında bozukluk olur. Akılcılık en güzelidir. Akılcılıkta heybet, derinlik ve ihtişam olur. İnsanın ruhunu derinden etkileyen bir güzellik ortaya çıkar. Romantiklikte akıl çıkmaz, yapmacıklık çıkar. Yani film stüdyosu gibi olur ortalık. Yerli filmlerde gördüğümüz bazı sahneler gibi olur. Hem biraz komik olur, hem de gerçekçi olmaz. Gerçekçi olmak çok güzeldir. Akıllı olmak, derinlik, tutku, Allah aşkı, Allah’ın tecellisi olarak insanları görmek, Allah için sevmek ruhta derin etki meydana getirir. İnsanın o zaman altıncı hissi devreye girer. İnsanda bir tutku hissi vardır, derin sevgi hissi vardır. O zaman Allah mesela kadınlara karşı insanın ruhundaki o derin sevgiyi ortaya çıkartır. Romantizm yerine Allah’ın verdiği o altıncı hissin, o derin ve büyük hissin ortaya çıkması çok önemlidir. Romantizm aklı örten, mantığı örten, yapmacıklıkla, biraz da işte oradan buradan gördükleriyle insanın yaptığı komik uygulamalardır.”

“Din Ahlakının Yaşanmadığı Toplumlarda Erkekler de Menfaat İçin Evlenir” 

“Mesela kadına, kıza söylüyor. Kız zengin oluyor ama kızcağız yani tip olarak da çirkin oluyor. Çok vardır görülen. Hatta geçenlerde de öyle, ünlü bir zenginin kızı var. Kızcağız yaratılıştan hakikaten çirkin. Allah öyle yaratmış, ama bir kültürel yönü, bir kişiliği de yok dikkat çekecek. Ama tek yönü zenginliği. Akıl almaz üsluplarla basına çıktı bu kişi, yani ondan çok etkilendiğini, ilk defa aşkı tattığını söyledi. Herkes bıyık altından gülüyordu, belli yalan olduğu. Ama işte kendince onu kandıracak ve bir süre sonra maddi varlığına ulaşacak şekilde bir plan yapmış anlaşılan. Bunlar çok çirkindir, çok aşağılayıcı, bir insana yakışmaz. Ama mesela o kız hakikaten çok güzel takva olsa, güzel ahlaklı olsa, tipi de vasat olsa, Allah o insana onu çok çok güzel gösterir. Çünkü insana o zaman bir heybet gelir. Yani hayret edilecek bir güç meydana gelir. Vasat güzel olağanüstü güzele dönüşür o zaman. Çünkü akıl insanı güzelleştirir, tutku insanı güzelleştirir. İnsanın ruhundaki o derin güç ortaya çıkar, o derin güç çıkmadıktan sonra yani kasaptaki et gibi durur.”

“Evlilikte Uyum Burçlarla Değil, İman ve Akılla Olur” 

“Balıkla kova uyumludur ve evlenirlerse iyi olur diyen, böyle düşünen arkadaşlar var diyorsunuz. Bu arkadaşlara benim tavsiyem şu: Gitsinler adli kayıtlara baksınlar. Mahkemedeki boşanma dosyalarına, hapishanedeki cinayetten yatanlara ağır yaralamadan yatanlara baksınlar. Birçoğunun balık ve kovaya mensup olduğunu göreceklerdir. Aslan burcundandır bilmem ne burcuyla uyumludur diye düşünürler ama gitsinler. Hayır, gitsinler mahkeme kayıtlarına baksınlar. Hiç de öyle olmadığını göreceklerdir. Uyum ancak akılla olur, derinlikle olur. Allah korkusuyla olur. Mesela bir kadının Allah’tan korktuğundan bir insan eminse, ben mesela eminim diyelim korktuğundan eminim. Allah’ı çok sevdiğinden eminim, Allah’a iman ettiğinden eminim. Benim için bir kere garanti oluşmuş oluyor. O kadında benim için bir garanti oluşmuş oluyor. Benim bir kere içim rahatlar. Sonra ne ararım, mesela samimiyet ararım. Zaten bu özellikler varsa o insan samimidir. Samimi insan bir kere yalan söylemez. O zaman bak mükemmel bir insan ortaya çıkmaya başlıyor. Yani muazzam bir insan ortaya çıkmaya başlıyor. Bu vasıflara mensup olan bir insan, zaten fizik olarak da güzeldir ayrıca. Yani Allah onu fizik olarak da güzelleştirir, çok hoş bir insan haline gelir. Yani üslubu güzel olur, sesi konuşması güzel olur. Bakışları güzel olur, teni güzel olur, nefaseti, tavrı her şeyiyle çok güzel olur. Eğer bunlar yoksa, yani Allah’tan korkmuyorsa, çok çok tehlikelidir öyle bir kadın. Yani her şeyi yapabilir. Kalleşlik yapabilir, kahpelik yapabilir, oyun oynayabilir. Tahmin tahayyül edemeyeceğiniz gibi, insan orada canına güvenmez. Yani canının savunmasının içerisindedir. Can kaygısı içerisindedir. Canını nasıl koruyacağını düşünür. Onun için orada bir mutluluk, bir şey olmaz. Bu tip evliliklere dikkat ederseniz, sabahtan akşama kadar boşanma tehditleri havalarda uçuşur. Daha yeni evli olurlar, daha üçüncü günü boşanma konusu gündeme gelir. Kapıyı vurur dışarıya çıkar. Babasının evine gider, bir rezalet çıkar. Sonra o gider babasının evinden onu alır getirir, geri gelirler. Yani her iki günde bir küsme, her iki günde bir olay ve kavga, birbirlerine olumsuz laflar söyleme, yani imalı böyle kinayeli laflar söyleme. Çok huzursuz bir hayat olur.”

“Sevgisizlik Vücut Hücrelerini Mahveder” 

“Mesela ben genç yaşta bayağı yaşlanmış kadınlar görüyorum. Bunlar hep o çektikleri acıdan ve sevgisizliktendir. Yani kadını sevgi güzelleştirir, tutku güzelleştirir. Bu olmadığında da inanılmaz hızla çöküyorlar. Mesela, genç kız evleniyor bayağı güzel, dinç kız iki sene sonra görüyorum teyze olmuş. Çökmüş, perişan olmuş. Bunun sebebi işte sevgisizliğin vücut hücrelerini mahvetmesidir. Çünkü vücut hücrelerinin tamamı sevgiye göre yaratılmıştır. Yani gözler bile sevgiyi anlar. Mesela sevgide göz bambaşka bir şekil alır. Ses bambaşka bir şekil alır. Mesela seven bir insanın sesiyle, sevmeyen bir insanın sesi çok farklıdır. Sevenin gözüyle sevmeyenin gözü çok farklıdır. Mesela seven bir insanın müzikten aldığı zevkle sevmeyen bir insanın müzikten aldığı zevk çok farklıdır. Her şeyi farklıdır. Yani bütün vücut fonksiyonları bozulur. Bu erkek için de böyledir, kadın için de böyledir.”

“Mantık Kadınlar İçin Çok Tehlikelidir’ 

“Mantık kadın için çok tehlikelidir. Mantık kadının çıkarına gibi görünür, ama kadını mahveden yaşlandıran, çirkinleştiren, üzen, içindeki gücü alan, tutku gücünü yok eden bir zehirdir mantık. Kadın ancak Allah’ın rızasına en çok uymakla, Allah’tan çok korkmakla bütün güzelliğine kavuşur, yani kadın olur o zaman. Ama tabi bunu yapmak için, Allah’ın rızasına uyulmaz. Allah’ın rızasına uyulduğu için bu olur… Mesela kadın grip nezle olur, çok perişan da olabilir. Çok hasta kötü durumlara düşebilir. İnsan ona aşkla, şevkle, şefkatle yaklaşır. O tutku bitmez o zaman. Cennette zaten aslı ile beraber olacak onun ve sonsuza kadar yaşayacak. Onun için kadınların öyle paraya tamah ederek, tipine tamah ederek, şöhretine, mesleğine tamah ederek, kendilerini heba etmeleri kendi suçları olur. Sonra çektikleri acının nereden geldiğini sormasınlar hiç kimseye. Çektikleri acının kaynağı mantıktır. Kendilerini uyanık zanneden insanlar, bu acının içine mecburen düşerler.”

“Maskelerden Dolayı İnsanlar Mutlu Değiller” 

“İnsanlar maskeyle geziyor. Büyük bölümü maskeyle geziyor. Bu maskeler kalkacak. Maskelerden dolayı da insanlar mutlu değil. Ben dışarı çıktığımda insanların birçoğunun yüzünü güler göremiyorum, mutlu göremiyorum. Çünkü maskeyle karşılaşıyor. Gerçek insan, insanın hoşuna gider. Gerçek yüz, insanın hoşuna gider. Maske insanı çok rahatsız eder. Yapmacıklık insanı çok rahatsız eder.”

29 Aralık 2012 Cumartesi

Linkin Park - Somewhere I Belong


Ait Oldugum Yerde 

Bu başladığınnda söyleyecek hiçbir şeyim yoktu.
Ve içimdeki hiçbir şeysizlikte kaybolmuştum. 
Kafam karışmıştı. 
Ve kafasında böyle şeyler olan tek insan olmadığımı bulmak için onların dışıma çıkmasına izin verdim. 
İçimde... 

Ama onların görebildiği tek şey şu: sadece açığa çıkan kelimeler, 
benim hissetmem için bırakılan gerçekliklerdir.
Kaybedecek hiçbir şey yok.
Sıkışmış bir durumdayım, içim delik ve yalnızım 
Ve hata benim kendimin,ve hata kendimin 

İyileşmek istiyorum, düşündüklerimin asla gerçek olamayacağını hissetmek istiyorum 
Bu kadar uzun zamandır hissettiğim acının gitmesini istiyorum.
*O gidene kadar bütün acıları sil* 
İyileşmek istiyorum, gerçek bir şeye yakınmışım gibi hissetmek istiyorum. 
Ait oldugum yerde hep istediğim bir şey bulmak istiyorum.

Ve söyleyecek hiçbir şeyim yok 
Sadece aklimda hayal ettiğim gibi olmadığını görmek için her yere bakıp duruyorum 
Ben neyim? 
Negatiflik dışında neyim var? 
Çünkü herkesin bana bakma nedenini bulamıyorum.
Kaybedecek bir şey yok 
Kazanacak bir şey yok, içim delik ve yalnızım 
Ve hata sadece benim ve hata sadece benim 

İyileşmek istiyorum, düşündüklerimin asla gerçek olamayacağını hissetmek istiyorum 
Bu kadar uzun zamandır hissettiğim acının gitmesini istiyorum.
*O gidene kadar bütün acıları sil* 
İyileşmek istiyorum, gerçek bir şeye yakınmışım gibi hissetmek istiyorum. 
Ait oldugum yerde hep istediğim bir şey bulmak istiyorum.
Bunu kendi üstümde deneyene kadar asla kendim olduğumu bilemeyeceğim. Ve yaralarim iyilesene kadar başka hiçbir şey hissetmeyeceğim. Benden kendimden ayrılana kadar hiçbir şey olamayacağım. Kendimden ayrılacağım, bugün kendimi bulacağım.
İyileşmek istiyorum, düşündüklerimin asla gerçek olamayacağını hissetmek istiyorum 
Bu kadar uzun zamandır hissettiğim acının gitmesini istiyorum.
*O gidene kadar bütün acıları sil* 
İyileşmek istiyorum, gerçek bir şeye yakınmışım gibi hissetmek istiyorum. 
Ait oldugum yerde hep istediğim bir şey bulmak istiyorum.
İyileşmek istiyorum, ait olduğum yerdeymişim gibi hissetmek istiyorum.
İyileşmek istiyorum, ait olduğum yerdeymişim gibi hissetmek istiyorum.
Ait olduğum yerde...

28 Aralık 2012 Cuma

Kendisiyle konuşmakta olan arkadaşı ona dedi ki: "Seni topraktan, sonra bir damla sudan yaratan, sonra da seni düzgün, eli ayağı tutan, gücü kuvveti yerinde bir adam kılanı inkar mı ettin?"
18:37

De ki: "Göklerden ve yerlerden sizlere rızık veren kimdir? Kulaklara ve gözlere malik olan kimdir? Diriyi ölüden ve ölüyü diriden çıkaran kimdir? Ve işleri evirip-çeviren kimdir? Onlar: "Allah" diyeceklerdir. Öyleyse de ki "peki siz yine de korkup sakınmayacak mısınız?"
10:31

İşte bu sizin gerçek Rabbiniz olan Allah'tır. Öyleyse haktan sonra sapıklıktan başka ne var? Peki nasıl hala çevriliyorsunuz?
10:32

27 Aralık 2012 Perşembe

Tek Renk Üzerine

Bir papatyadan artık lale olmasını ya da bir laleden artık papatya olmasını istemek komik olur.
Ama bu ikisinin de çimen olmasını istemek gibi bir şey.
İşin en komik tarafıysa şu; bahçedeki en güzel çiçek siz olsaydınız, bütün bunları umursar mıydınız?

24 Aralık 2012 Pazartesi

Nasıl güzel insan olunur?

- Hakkında bilgi sahibi olmadığı şeyi aktarmaz, hakkında bilgi sahibi olmadığı şeyin ardına düşmez, hakkında bilgi sahibi olmadığı şeyi istemez.
- Kendi doğrularını başkalarına zorla kabul ettirmeye çalışmaz, en güzel şekilde öğüt verir. 
- Doğruyu yapmak için destekçi beklemez. 
- İyi ve güzel şeylerin yayılmasını arzu eder.
- İyiliği engellemez, önünü açar.
- Asla ümitsizliğe düşmez; metin ve sabırlıdır.
- Aşırı gitmez, taşkınlık yapmaz; aşırı sevinmez; aşırı üzülmez.
- Dünya nimetlerinden en güzel şekilde faydalanır.
- Bozgunculuk yapmaz.
- Kötü duygularını ıslah etmeye çalışır.
- Yaptığı hatalara pişman olur, hemen ardından bir iyilik yapar ve aynı hatayı ikinci defa yapmamaya gayret eder.
- Zalimleri dost veya sırdaş edinmez; zalimlere arka çıkmaz; boyun eğmez ve zalimlerin tuzaklarından ötürü tasalanmaz.
- Düzeni bozmaz, karışıklık çıkarmaz.
- Doğal dengeyi korur.
- Barışı bozmaz, barışı bozanlarla mücadele eder.
- Zulme uğramış, yardım bekleyen insanlar uğrunda zulüm ortadan kalkıncaya kadar mücadele eder.
- Yanlışa karşı mücadelesini yanlış yollarla değil, en güzel şekilde yapar.   
- Güzel söz söyler; güzel öğütle doğruluğa çağırır.
- Pislikten sakınır, güzeli ve temizi sever. 
- Bir şey pisse, çok olmasına kıymet vermez, temizse az bile olsa makbul olduğunu bilir.
- Yaratanından başka hiçbir varlığa el açıp yalvarmaz; hiçbir varlıktan korkmaz ve hiçbir varlıktan medet ummaz.
- Öfkesini yutar; kızdığı zaman bile kusurları bağışlar.
- Kimseyle alay etmez; kimseyi ayıplamaz; kimseyi kınamaz.
- Kimsenin arkasından konuşmaz.
- Kusur aramaz.
- İftira etmez.
- Laf getirip g*türmez.
- Yumuşak kalpli ve merhametlidir.
- Kimsenin inancına hakaret etmez; başkalarının inançlarına hakaret edilen topluluklarda bulunmaz.
- Kabalıktan kaçınır.
- El açıp isteyeni azarlamaz.
- Kimseyi kötü lakapla çağırmaz.
- Böbürlenmez, büyüklük taslamaz. 
- Küçümseyerek insanlardan yüz çevirmez.
- Tevazu ile yürür.
- Yaptığı iyiliği başa kakmaz.   
- Şımarmaz, nankörlük etmez; her şeyin kıymetini bilir.   
- Gösteriş yapmaz.   
- Düşünüp öğüt alır ve aklını kullanır.   
- Bilgiye değer verir; bilge ve aydın olmayı ister.
- Sürekli öğrenir ve öğrendiklerini tatbik eder.
- Dinler ve sözün en güzeline uyar. 
- Her şeye ibret nazarı ile bakar; doğadan, var oluştan, geçmişten, ölümden ibret alır.
- En ufak bir iyiliğin ve en ufak bir kötülüğün bile karşılığını bulacağına inanır.
- Gönül huzuru ve vicdan rahatlığı ister.
- Tüm işlerini hakkını vererek, titizlikle ve danışarak yapar.
- Boş ve yararsız şeylerden yüz çevirir; boş durmaz, boş kalınca başka işe yönelir.
- Cahillerden yüz çevirir; boş söz işitince vakar ile geçip gider.
- Az uyur.
- Tedbirlidir; daima hazırlıklı ve uyanık bulunur.   
- Bollukta da darlıkta da, kazançlarından ihtiyacı fazlasını iyilik yolunda harcar.   
- Harcadığında ne israf ne cimrilik eder. 
- Malından isteyene ve mahrum kalmışa belli bir hak tanır; yoksulu doyurur ve yoksulu doyurmaya teşvik eder. 
- Elinden çıkana üzülmez; isteyerek verir.
- İyilerinden ve sevdiklerinden verir.   
- Borcuna sadıktır.
- Emeksiz / haksız kazançtan kaçınır;  kumar oynamaz.
- Mal biriktirmez.
- Hırsızlık yapmaz.
- Anne babasına güzel söz söyler, iyi davranır, esirgeyerek alçakgönüllülükle üzerlerine kanat gerer.   
- Akrabalık bağlarını canlı tutar. 
- Varsa eşine sadık kalır ve evliliği teşvik eder.
- Namusunu korur. 
- Soyların belli olmasını teşvik eder.
- İnsanların mahremiyetlerine saygı duyar, kendi evinden başka eve izin verilinceye kadar girmez. 
- Yetimi ve yetimin haklarını korur. 
- Kadınların kadınlıklarının (fuhuş, teşhir, vb. yollarla) sömürülmesine karşı durur.   
- Adaleti ayakta tutar; hükmettiğinde adaletle hükmeder.   
- Görevi ehli olana verir.   
- Doğruyu getirir ve söz ve işleriyle onu tasdik eder. 
- Herkesçe güvenilir ve dürüst olarak bilinir.
- Doğruyu gizlemez.
- Yalan yere şahitlik etmez, en yakını dahi olsa kimseyi kayırmaz. 
- Yapamayacağı şeye söz vermez ve gerçekte yapmadığı şeyi söylemez.
- İlke ve inançlarını arzu ve heveslerine ve her türlü menfaate tercih eder.
- Çaresiz kalsa bile inanç veya ilkelerinden vazgeçmek yerine başka bir yere göç etmeyi tercih eder.
- Şahitlik etmekten kaçmaz.   
- Hainlik yapmaz; karşısındaki ona hainlik yapsa veya karşısındakinin ona hainlik yapacağını düşünse bile. 
- Kötülük üzere gizli konuşmaz.
- Yalana kulak vermez.   
- Sağlıklı düşünmesini engelleyecek şeylerden uzak durur.
- İnanmak için mucize beklemez.
- Büyüyle, falla uğraşmaz.
- Haberin doğruluğunu araştırır; kulaktan dolma bilgiyle, zan ve tahminle konuşmaz; kesin bir delil olmadan hiç bir şey hakkında münakaşa etmez.
- Hayra çağırır, iyiliği tavsiye eder, kötülükten sakındırır. 
- Çokluğu bir ölçü olarak almaz ve çokluk kuruntusuna düşmez. 
- Grupçuluk yapmaz; ortak temeller üzerinde yoğunlaşır, farklılıkları ayrılık vesilesi yapmaz.
- Düşmanlık üzerine yardımlaşmaz.   
- İnsanların arasını düzeltir, aralarına ayrılık sokmaz.
- Zalimlere karşı onurlu ve zorlu, diğerlerine karşı alçak gönüllüdür.
- Kalbinde kin tutmaz.
- Kendi gibi kimseleri kardeş edinir, onlarla bağlarını canlı tutar.
- Dost, akraba ve yakınlarını ziyaret etmeyi bırakmaz.

21 Aralık 2012 Cuma

Kadınlar Erkekleri neden sever?


Sizce biz kadınlar erkekleri neden seviyoruz? Cevabı bulmakta zorluk çekiyorsanız işte gerçekler!
Erkekler Fedakar Ve Sahipcilerdir Koruyuculardır Biz Kadınlar Erkek’leri Çok Seviyoruz..
İltifat edip güzel ve akıllı hissetmemizi sağlarlar.
Peşimizden koşturup özgüvenimizi arttırırlar.
Tıraş olduklarında yanakları yumuşacık olur.
Hesabı ödemek için istekli olurlar, sık sık çiçek alırlar.
Her zaman için teknolojiden bizden daha iyi anlarlar.
Omuzları ergonomiktir.
Ne kadar gereksiz detaylar içerirse içersin, anlattığımız her şeyi dinlerler.
Bir araya geldiklerinde ilgimizi çekmeyen konulardan konuşup bizi sıksalar bile, teknik servis olarak işimize yararlar.
Eve geç kalma dertleri olmadığından, bizi uğurlamadan eve gitmezler.
Ailemizden gece izni alabilmemiz için dua ederler.
Ağladığımızda bizden fazla üzülürler.
Ağlayarak onlara her istediğinizi yaptırabilirsiniz. (Üstelik bu gerçeği bilirler de!)
Pek ağlamazlar ama ağladıklarında da çok şirin olurlar.
Sık sık en iyi arkadaşımız olurlar.
Bizim için ulaşamadığımız raflardaki eşyaları alırlar.
Riskli işlere onlar girerler.
Namus kurtarmacılık oynarlar, kendilerini Cüneyt Arkın zannederler.
Olmadık şeyleri kıskanıp bizi kendilerine güldürüler.
Kapıları açar, hatta bazen sandalyelerimizi tutarlar.
Takım elbise ile acayip havalı olurlar.

Öpüşmenin Faydaları


Bir çok kişi öpüşmek ön sevişme için bir adım Niteliginde Bakar..
Öpüşmenin sağlığımızı nasıl etkilediğini merak ediyorsanız işte cevapları…
Metabolizmayı hızlandırır
Tutkunun yoğunluğuna bağlı olarak, öpüşmek dakikada ikiden altıya kadar kalori yakmanıza sebep olur. (Koşu bandındaki 11 kaloriye kıyasla)
Acıyı hafifletir
Yumuşak bir öpücük, beyinde tansiyonu ve kan basıncını düşürmeye yardımcı olan kimyasalları salgılatır.
Daha iyi bir cilt
Bilimsel araştırmalara göre öpüşmek cilt problemlerini azaltıyor.
Gülüşünüzü güzelleştirir
Tükürük, plakları temizlediği için öpüşmek çürükleri önlemek için en keyifli yöntemlerden birisi.
Mini yüz germe operasyonu
Öpüşmek sayısız çene, yanak ve temel yüz kaslarını çalıştırır ve böylece yüzünüz ve boynunuz sarkmaz.

Kadınlar Hakkında Bilinmesi Gereken 40 Şey

*Karşıdan gelen kadının ne kadar çekici olduğunu söylemenize ya da rüyalarınıza hangi modelin girdiğini bilmek istemiyoruz.

*Ne söylemeniz gerekiyorsa lütfen reklam arasında söyleyin.

*Özel günleri takviminize işaretleyin.

*Bizim için denklem çok basit: Aramıyor = İlgilenmiyor

*Biraz kıskanılmak hoşumuza gider ancak abartmadığınız sürece.

*Sizi aramıyorsak, sizinle ilgilenmiyoruz demektir.

*Bizim geç kalmaya hakkımız var, sizin yok. Nasıl olduğunu sormayın

*Göz teması kurmak bizim için çok önemlidir

*Hazırlanmak için bizden daha çok zaman harcamayın.

*Şaka yaptığımızda gülün.

*Kalbimizin kapılarını açan üç anahtar kelime: Dürüstlük, dürüstlük ve dürüstlük

*Bir erkek kız kardeşinize bize davrandığınız gibi davransa, hoşunuza gider miydi?

*Bizden bir şey sormak istediğinizde kibar olun ki biz de size aynı kibarlıkta cevaplar verelim.

*Asla yeterli sayıda ayakkabımız ve çantamız olmayacak, bunun kabul edin

*Sürprizleri seviyoruz.

*Bir değişiklik yaptığımızda fark etmenizi isteriz.

*Eski numaralar iyidir: Kapılarımızın açılmasını, evimize bırakılmayı, hasta olunca aranmayı bekleriz.

*Dişlerinizi fırçalamanızı, düzenli traş olmanızı, düzgün giyinmenizi isteriz.

*Evinizin temizliği bizim için önemlidir. Lütfen biz gelmeden önce yaşadığınız yeri temizleyin.

*Bazen hayır sadece hayır demektir, altında başka bir anlam aramanıza gerek yok.

*Şiddet yanlısı sözlerden hoşlanmadığımız gibi, fiziksel şiddetten de nefret ediyoruz. Hele kadınlara yönelik şiddet asla kabul edemeyeceğimiz bir şey.

*Arkadaşlarınızın yanında kendiniz gibi davranın, biz yanınızdayız diye farklı bir kişiliğe bürünmeyin.

*Duygusal erkekler bizim için harikadır ancak bir film izlerken bizden daha çok ağlayan bir erkekten rahatsız oluruz.

*Eski kız arkadaşınızın birden hayatımıza girmesine izin vermeyin.

*Eğer gerçekten bizi sevmiyorsanız “seni seviyorum” cümlesini hiç kurmayın.

*Kadınların fiziksel özellikleriyle alay etmeyin

*Sorduğumuz bir soruya yalnızca tek bir kelimeyle cevap vermeyin

*“Dans edemiyorum” şeklinde bir bahaneyi kabul etmiyoruz.

*Sessiz kalmanız, omuzlarınızı silkmeniz, sesinizi yükseltmeniz ve sorularımıza sorularla cevap vermeniz bizim için bir şeylerin yolunda olmadığı anlamına geliyor.

*ize yalan söylemeyin, er ya da geç yalanlarınızı anlayacağız

*Telefon çalar çalmaz cevap vermememiz aslında telefonun başında aramanızı beklemediğimiz anlamına gelmiyor.

*Doğum günlerini unutmak özel bir tür yeteneğe sahip olmayı gerektiriyor

*aptığımız küçük şeylere dikkat edin, bunlar bizim için çok önemlidir.

*Başınız beladayken “seni seviyorum” demeniz durumu kurtarmaz hatta duymazdan gelinir.

*Bize gerçeği söylediğinizde kızmayacağımıza garanti veremeyiz ancak yalan söylediğiniz zaman daha çok kızacağımız açık.

*Sizi potansiyel bir hayat arkadaşı olarak değerlendirirken annenize, yakınlarınıza ve çocuklara karşı davranışlarınızı izliyoruz.

*Bazen size sorunlarımızdan onları çözmenizi istediğimizden değil, yalnızca dinlemenizi istediğimiz için bahsediyoruz

*Pek çok kadın eski erkek arkadaşlarının mektuplarını, hediyelerini ve fotoğraflarını saklar. Bunlar kadınlar için anıdır, onları unutamadıklarının bir kanıtı değil.

*Size yemek hazırlamaktan hoşlanabiliriz ama sürekli değil! Kendi sandviçinizi kendiniz yapın, hatta eliniz değmişken bize de bir tane hazırlayın.

*Bunu binlerce defa duymuş olabilirsiniz. İşte bin birinci kez: İşiniz bitince lütfen klozetin kapağını aşağı indirin.

Bunalıma girince saç kestirmek

neden yapar bunu insan? kadın olmakla mı ilgili gerçekten?

bekleme salonunda okunan boktan dergiler, kafaya tek gram girmeyen bunu biliyor muydunuzlar. o renk olmamış sil onu sil diye bağıranlar. işini bitirip monika gibi kapıdan çıkıp giden kadınlar. mekanın camında son bir kez kendini süzüp işte bu, ben varım, farkedin beni diyen bakışlar.

"sıranız geldi buyrun lütfen"

koltuğa gömülürsün. etrafa atılan bakışlar. seyirlik herkes, herkes seyirlik. ben kendimi seyretmeliyim. kafanı kaldır hadi, aynada görüceksin. özlemedin mi hiç kendini. korkuyorsun değil mi kendini göremeyeceğinden. basitsin işte. herkesin yaptığını yaptın ve geldin oturdun buraya.

kimsenin ciddiye almadığı bir konumdasın şu an. çıkmazlardasın bi yol, bi işaret. bunun yararı olucak mı sence? ben sana söyleyeyim, hayır olmayacak. ne bekliyorsun şu tepende bekleyen adamdan. o sadece saçlarını düzeltecek, şekle sokacak tarağını kullanarak. sanıyor musun ki karmakarışık olmuş hayatının üzerinde bi el gezinecek ve her şey yoluna girecek. yok öyle birşey. bak etrafına. işte bu kadınların hepsi de sen gibi. bir umut diyorlar bir umut...

ama yok güzelim yok. hayatındaki karışıklığı düzeltecek tarak burda değil. yanlış geldin yine yanlış.

19 Aralık 2012 Çarşamba

Yalnız Adama Hitaben

Yalnız adam, senin sorunun başkalarına oynamaktır; kabul et, sen yalnızsın.

Yalnız adam biliyorsun, bunu benden başka kimse demeyecek, aferin sana.

Yalnız adam sen bir parayı havaya attın ve dik gelme olasılığını hesapladın.

Yalnız adam, aşk yok, dost yok, aile yok. Hepsi gidecekler, biliyorsun.

Yalnız adam, kendine olan inancını asla kaybetme ve elinden geleni esirgeme.

Yalnız adam, hayat bitiyor. Dünyayı kurtarabileceğini sandın. Başarı bir ekip işidir. Seninse bir ekibin yok.

Yalnız adam, senden ezber yapmanı istediler. Yaptın da. Ama kendine bir dünya bulmuştun.

Yalnız adam, helal olsun sana. Ama gör artık, aynanın karşısına geçebilecek cesareti göster artık.

Teslim ol.

Biliyorsun, kimse gelmeyecek yardıma.
Biliyorsun, yardıma senin gitmen gerek aslında.

Yalnız adam, ayağa kalk. Seni böyle görmeye alışık değiliz.

YALNIZ ADAM İNSANLAR ÖLDÜ. AŞIK OLMUŞ İNSANLAR, AİLESİNİ DOSTLARINI SEVDİKLERİNİ KAYBETMİŞ İNSANLAR, DÖNER YEMEYİ SEVEN İNSANLAR, ÇOK İYİ KAHVE YAPAN İNSANLAR, GEZMEYİ SEVEN İNSANLAR, TEMBEL İNSANLAR. İNSANLAR ÖLDÜ.

Yalnız adam Allah en büyük ve tek yardımcın olsun. Selametle.

17 Aralık 2012 Pazartesi

Rakamlar! Bir dizi rakamlar gördüm. Ne acı, hayat ölüyor ve bu konuda yapabileceğin hiçbir şey yok.
"Peki ya bir '......' mı Ya Rasulullah ?"

"Hayır," diyor, "Başka bir şey."




BAŞKA BİR ŞEY

Şirince, Dünyanın Dört Bir Yanından Gelen Binlerce Gerizekalıyı Ağırlamaya Hazırlanıyor...


Maya takvimine göre dünyanın sonu olan 21 aralık 2012'ye sayılı günlere kala, kıyamet sonrası ayakta kalacağına inanılan 2 yerleşim biriminden biri olan İzmir, Efes'e bağlı Şirince Köyü, Türkiye ve dünyanın dört bir yanından binlerce gerizekalının akınına uğruyor. Muhtar Niyazi Alsel, yöre halkı olarak bu kadar salağı bir arada görmekten duydukları memnuniyeti dile getirirken, "Gelen konuklarımızı ceplerindeki son kuruşa kadar silkelemek bizim için daha da büyük bir mutluluk kaynağı olacak" sözleriyle Şirince'nin 21 Aralık hazırlıklarından bahsetti.
21 Aralık'ın yaklaşmasıyla birlikte hissedilir biçimde hareketlenmeye başlayan Şirince'de, Muhtar Niyazi Alsel, bu sabah düzenlediği basın toplantısıyla köydeki genel atmosfer hakkında bilgiler verdi. Kaba bir hesapla 20 bin kişinin kalkıp köylerine gelmesine inanmakta halen güçlük çektiklerini kaydeden Alsel, "21 Aralık'ta gerçekten kıyametin kopacağına inandığı yetmiyormuş gibi bir de o kıyametten sadece bizim, bir de Fransa'da bizden hallice başka bir yerin kurtulacağına inanan bir kitleden bahsediyorum size. Şu an bir gece konaklamaya 10 bin dolar vermeyi gözden çıkaran misafirlerimiz bile var. Konaklama dediğim de ahırdan hallice bi yerde yatmak yani, yanlış anlaşılmasın. Mevcut tabloda, bu arkadaşların ceplerindeki parayı son kuruşa kadar almazsak adam değiliz" dedi ve ekledi:
"Gün bizim günümüz..."
"Şimdi böyle diyince yanlış anlaşılabilirim ancak buraya gelen insanların suratındaki o alıklığı görseniz, siz de aynısını yapardınız inanın. Mesih olmak isteyen varsa buyursun gelsin, buradan bin tane müritle çıkmazlarsa namerdim. Biraz ağzı laf yapan herkes bu dangozların malını mülkünü üstüne yapar gider, ben size o kadarını söyliyim... Hâl böyleyken, kimse kusura bakmasıni, biz de halkımızla, esnafımızla elimizden geleni ardımıza koymıycaz artık. Yıllardır yok şarap sat, yok balonla adam gezdir, yok eşşeğe bindir derken elimize 3 kuruş para ya geçti ya geçmedi. Gün bizim günümüz artık..."
Esnaf hazır
Muhtar Niyazi Alsel'in ardından mikrofonlara konuşan Şirince Köyü esnaflarından Samet Kalaylı ise "Allah'ın izniyle ayaklarındaki dona kadar alıp yolliycaz buradan" sözleriyle voliyi vurma konusundaki heyecanını dile getirdi. "Bizim yeğen 'Dayı bence şu hayvanların su içtiği yalaklara da birer yatak atıp, açık hava oteli diye kaktıralım' deyince o kadarı da olmaz artık dedim. İnanır mısınız, peynir ekmek gibi gitti mübarek" diyen Kalaylı, 21 Aralık gününe özel olarak yaptıkları hazırlıkları ise şöyle özetledi:
Özel sürprizler
"Kıyamet menülerinden tutun da, sokaklardan geçişlerin paralı olmasına kadar her şey en ince ayrıntısına kadar düşünülmüş durumda. Bunların dışında, köy meydanında bir son yemek tablosu hazırlattık. Dileyen turistlerimiz, İsa'nın yerine kendi kafalarını sokarak bu anı 4000 dolar gibi cüzi bir ücret karşılığı ölümsüzleştirebilecekler. Ancak esas sürprizi sona saklıyoruz. 21 aralık gecesi bunları bi araya toplayıp 'Şimdi haber geldi, kıyametten sadece muhtarlık binası kurtuluyormuş. 100 bin lira veren varsa buyursun girsin, yalnız kontenjan sınırlı biraz acele edelim' diye gaza getiricez. O bina, ayakta rahat 20 kişi alır... 2 milyon lira, nereden baksan çok temiz para..."
Bu sürprizlerin dışında Şirince'de konaklayacak turistler için çeşitli etkinlikler hazırladıklarını da belirten Kalaylı, "Özel Kıyamet Turu" adını verdikleri programı da basın mensuplarıyla paylaştı:
İşte "Kıyamet Turu"
9.00: Sabah 9’da kalkarak Şirince’nin meşhur Kıyamet Horozu’nu dinlemeye gidiyoruz. Asırlardır kıyamete karşı birebir geldiği bilinen horoz sesini duyduktan sonra, arzu eden konuklarımızla beraber 7000 USD karşılığında horoza dokunuyoruz. (Sadece horoz dinleme 2500 USD)
10:00: Köy içi “doomsday” turumuzda, muhtarlık binamızı, köy çeşmemizi ve şu an otel olarak kullanılmakta olan eski köy kahvemizi panoramik olarak görüyoruz. Köy çeşmesinden içilecek su ve kahve binasına giriş ücretlidir. (Kişi başı 3000 USD)
10:30 Kıyamet Kahvaltısı: Bir bardak çay, bir dilim beyaz peynir ve 3 adet zeytin'le yapılacak hafif bir kahvaltı. Kıyamet sonrasındaki kıt kaynaklar için hazırlık niteliğinde. Kişi başı fiks menü 800 USD...
12.00: Kıyamet tavlası. Köy meydanında bildiğin tavla oynuyoruz. Oyun başı 600 USD. 5 elin 3'ünü alan kazanır. Parayı kaybeden öder.
13.00: Köyümüzde ilk evi yaparak buraya yerleşimi başlatan Hamdi Şirinoğlu'nun evini ziyaret ederek, adeta kıyameti önceden sezmiş bu ermiş kişiye mumla adaklarımızı yapıyoruz. Kıyametin uğurlu rakamı olan 666 mumun hepsinin birden yakılması, yine bugüne özel olarak 666 USD...
14.00: Köyün çevresinde keyifli bir doğa yürüyüşü.(Yaklaşık 12 dakika, 1200 USD). Ardından köyün el yapımı ürünlerin satıldığı sosyete pazarında geçirilecek serbest zaman.
15.00: Tarla workshop'u. Bir elden girişerek öğlene dek mevcut mahsülü alıyor, ayıklıyor, paketleyerek akşam üstü gelecek toprak mahsülleri ofisi arabasına hazır ediyoruz. Toprakla yakınlaşarak üzerimizdeki negatif elektrikten arınacağımız bu tarla turu mecburi ve 5000 USD tutarında...
17.00: Kıyamet yürüyüşü. Tarladan köy merkezine kadar yarım saat geri yürüyerek günün yorgunluğunu ve stresini atıyoruz. Tracking programı olarak düşündüğümüz bu yürüyüşün sonunda köy çeşmesinden enfes gazap suyu içmeye hak kazanıyoruz. Bardağı 300 USD.
18.00: Kıyamet namazı. Cami tarifesi: Sahne önü 7000 USD, arka açık alan (ayakta) 5000 USD, hanımlar tribünü 4000 USD. Namaz sonrası imamla hatıra fotoğrafı 350 USD. Tüm katılımcılara bir adet tesbih hediye...
19.00-24.00: Serbest zaman. (Saat başı 100 USD)
"Seneye de bekleriz..."
Kalaylı'nın ardından tekrar söz alan Muhtar Niyazi Alsel, bu olayı geleneksel hale getirerek her sene 14-21 Aralık tarihleri arasını "Şirince Şarap, Kıyamet ve Shopping Festivali" adıyla kutlamak istediklerini ifade etti. "Peki kıyamet bu sene kopmazsa bu insanlar kendilerini kazıklanmış hissetmeyecekler mi? Seneye tekrar gelmeleri konusunda onları nasıl ikna edeceksiniz?" şeklindeki bir soruya karşılık içlerinin rahat olduğunu ifade eden Alsel, son olarak şunları kaydetti: "Nolacak ya... 'Mayalar şaşırmış, 2013'teymiş kıyamet, seneye de bekleriz' deriz... Bunu yiyen, onu da yer. Bunları böyle böyle 10 sene getirsek köye, zaten ihya oluruz. Ondan sonra gelelim deseler bile, biz almayız. Ne uğraşıcaz elin salağıyla..."



alıntıdır: http://zaytung.com/haberdetay.asp?newsid=198720

16 Aralık 2012 Pazar

Kadınlar! Onlar varken konuşmayınız sakın.


Vajinamın bana verdiği yetkiyle...


16 Aralık 2012

Bülent Arınç’ın Aylin Nazlıaka’ya, “Evli, çocuklu bir bayan milletvekili kendisiyle ilgili bir organını nasıl böyle açıkça konuşabilir?” demesiyle ortalık karıştı. ‘Vajina’ gerçekten bu kadar korkunç mu?





Yıl boyunca, kadınlara dair ne varsa toplumun ağzından düşmedi: Kürtaj, sezaryen, regl günleri vs. En son çocuğu nasıl yapacağımızı gösteren bildiri dağıtacaklarını umuyorduk ki Bülent Arınç kadınlara dair birtakım şeylerden utandı. Tabii ki kadın cinayetlerinden, 13 yaşında bir kız çocuğu tecavüze uğradığı için suçlu bulunmasından değil; başka bir milletvekilinin kürtajdan bahsederken vajina kelimesini kullanmasından utandı. Yani bir kadının bedenine dair vermesi gereken kararları hem kendisi vermek istiyordu hem de bunu dillendirmesinden rahatsız oluyordu.
Sorun Bülent Arınç değil. Regl deyince midesi bulanan, kadına dair şeyleri seksi çağrıştırmıyorsa konuşulduğunda rahatsız olan, oje, saç boyası gibi alakasız şeylerden bahsedince hemen sizi cahillik, boş adamlık, gerizekâlılıkla suçlayan insan topluluğunun var olması. Atıyorum, 90 dakikalık bir maçı göz kırpmadan izleyip üstüne de 3.5 saat maç özetini izleyen erkek mantığı; kadının izlediği, beğendiği, sevdiği her şeye karşı.

HA KOL, BACAK; HA BÖBREK, VAJİNA


Kadına dair her türlü şey küfür haline gelebilecek potansiyele sahipken bir erkeği andıran hiçbir şey hakaret unsuru değil. Birine küfrederken, kendisinden önce onu doğuran annesine öncelik veriliyor. Hepsinden öte vajinanın utanç verici derecede kötü olduğunu düşünmüyorum. Neticede kol, bacak hatta böbrek gibi bir amacı olan ve her kadında istisnasız bulunmak zorunda olan bir organ. Bir doktor vajinadan bahsederken, elini kolunu tehditkâr bir şekilde sallayıp, “Hiç bir bayana yakışıyor mu?” diyebilir mi? Kürtajın bağlı olduğu, onlarsız tartışılamayacağı belli başlı organların başında vajina geliyor.
 Bülent Arınç’ın vajina kelimesini duyduğu zaman yaşadığı utanç yüzünden ben utanıyorum. Keşke biraz daha açık, biraz daha değer vermeyi bilen bir toplum olsaydık. O zaman Aylin Nazlıaka, Bülent Arınç’ın gözlerine baka baka(!)  “Vajina!” demezdi çünkü büyük ihtimalle kürtaj diye bir konu  tartışılmayacaktı.


Alıntıdır:http://www.hurriyet.com.tr/pazar/22167549.asp

Umut etmek

Umut etmek...
Bir insanın başına gelebilecek en kötü şeydir; çünkü acıyı artırır, diyenler yanlış söylemişler.
Umut acıyı artırmaz, çünkü umut etmek son noktadır.
Zaten o kadar çok acı çekiyorsundur ki, yaşamak için elinde kalan tek şey umut etmektir.
Ondan sonrası yoktur.
Herşeye yeniden başlamak. Bu ihtimal insanı hayatta tutar.
Umut etmeyi aşağılayanlar, yeniden başlayamaz.
Onlar yeniden 

başlamaya cesaret edemeyen korkaklardır.
Onlar dünyada iyiliğin bittiğini zannederler.
Onlar umut etmeyi bırakanlardır.
Beklediğinin gelmeme ihtimalini göze alma pahasına beklemeye devam etmek...
İşte bu yüzden hem bıçaktır, hem yaradır umut etmek...
Bıçağınla kendi yaranı deşersin; eğer cesaretin varsa...
Peki, yarana bakmaya cesaretin var mı?

-Şubat dizisinden alıntıdır.-